1.Istanbul Tasarım Bienali 13 Ekim tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açtı.
Uzun süredir hazırlık çalışmalarını sosyal mecradan takip ettiğimiz bienal, Istanbul Modern müzesinde “Musibet” adı altında ve Galata özel Rum ilköğretim okulunda “Adhokrasi” adı altında start aldı.
Pazartesi günleri hariç diğer günler 10:00-18:00 saatleri arasında bienali gezebilirsiniz.
Giriş ücreti öğrenciler için 10 TL, yetişkinler için 20 TL olup her 2 sergi alanını tek bilet ile gezme imkanı sağlamaktadır.
Istanbul Modern Müzesi ile Galata özel Rum ilköğretim okulu birbirine yürüme mesafesinde.
Bir Cumartesi ya da Pazar gününüzü bu bienale ayırdığınız taktirde 2 sergi arasında Tophane’deki cafelerde (OPS cafe, Cafe Karabatak, Bej cafe gibi) öğle yemeğinizi yiyip, kahvenizi içtikten sonra ziyaretlerinize devam edebilirsiniz.
Musibet kelimesinin anlamı: “İnsanın kendisine, malına, âileden bâzılarına az veya çok , sıkıntı veren şeydir.”
ayrıca “ansızın gelen bela,sıkıntı” olarak adlandırılmaktadır.
Adhokrasi nedir? Bürokrasinin tam olarak tersidir.
Adhokrasi, bir görevi gerçekleştirmek için kurulan ve iş tamamlandıktan sonra dağılan yapılara denir .
Bu, yönetimin alışılagelmiş prensiplerini görmezden gelen bir organizasyondur .
Bürokratik yapının tam tersidir çünkü dinamiktir . Akışkandır, adaptasyon yeteneği yüksektir .
Bienal açılış günü büyük bir merakla önce İstanbul Modern’i ziyaret ettik.
Müzenin alt katında yer alan çalışmalar 28 ayrı mekana bölünmüş bir alanda sergilenmekteydi.
Irreversible filmindeki yeraltı sahnesinde yer alan kırmızı aydınlatmalı koridor gibi karanlık ve uzun bir koridordan mekanlara dağılıyorsunuz.
Sergi salonuna girmeden önce “play the city” etkinliği keyfili bir fikirdi.
İstanbul şehrine nasıl bir başkan olacağınızın çalışması.
http://www.playthecity.eu
Istanbul kartınızla şemsiye altındaki bulutlara oy veriyorsunuz, ardından kameralara kayıt oluyorsunuz,sonrada akıllı sensöre nasıl bir başkan olacağınızı hesaplatıyorsunuz.
Ve işte ödülünüz olan rozetler 🙂
Nasıl bir başkan olduğumuzu hesaplarken alanın hemen yanında “adil kebap dürüm” le karşılaştık.
Fikir çok güzeldi, açıklaması ise çok doğru…
Töztepe-Bir kentsel dönüşüm hikayesi
Çizgi roman şeklinde Türkçe-İngilizce olarak hazırlanmış bu kentsel dönüşüm hikayesi, hem ışıklı sunumlar hem de el kitabı şeklinde sunuldu.
Serginin en beğendiğim bölümlerinden ufak bir derleme sunacağım.
Bunlardan bir tanesi “40 nasihat” alanı idi. Halkın şehre, şehrin halka entegrasyonu, halkın ihtiyaçlarını kendi yaratıcı fikirleri ile kendi gidermesi aslında hergün karşılaştığımız çoğu zamanda göz alışkanlığı sebebiyle göremediğimiz manzaralar haline geldi.
Bir diğer ilginç bölüm de İstanbul’un toki, politikacılar, kentliler, GYO, star mimarlar, turistler ile geldiği durumu ısıklı interaktif çalışma ile gözler önüne serilen çalışma idi.
her bir ışıklı çember bir sektörü temsil etmekteydi, ışıklı çemberler üzerine basınca İstanbul’un geldiği çeşitli durumları görebiliyorsunuz.
İstanbul’un yapısı hakkında güzel bir örnek daha “İslam Cumhuriyet Neoliberalizm” çalışması idi. Yorum bizimdi.
İstanbul’un alışveriş merkezleri
“İnşaat ya Resulullah” bir diğer başarılı çalışma idi. Günümüzde inşaat sektörünün geldiği durumu net bir şekilde temsil ettiği söylenebilir.
Müzelerde görmeyi en sevdiğim manzaralardan birisi…Sanat eğitimi ve sevgisi çocukluktan başlar!
Bienal hakkında daha fazla bilgi için:
http://istanbuldesignbiennial.iksv.org/?lang=tr