Microsoft şirketinin kurucusu Bill Gates’in 2015 senesinde Vancouver şehrinde yaptığı konuşma net bir şekilde bugün yaşanan corona virüs salgınına uyarı niteliği taşıyor. Kısaca bugün yaşadığımız herşeyi net bir şekilde anlatmış ve yapılması gereken hazırlıklar konusunda bilgilendirmişti.
Konuşmayı Türkçe alt yazılı olarak orijinal dili İngilizce olarak dinleyebilir veya aşağıda okuyabilirsiniz:
Ben çocukken en çok endişelendiğimiz felaket nükleer savaştı. Bu nedenle bodrum katında içi konserveler dolusu yemek ve su dolu bu tarz bir varilimiz vardı. Nükleer savaş geldiğinde bodruma inerek, çömelip varildeki yiyeceklerden yiyeceğimizi düşünürdük.
Bugün küresel felaketin en büyük riski buna benzemiyor…(üstteki resim)
Onun yerine buna benziyor…(üstteki resim) Eğer bir şey 10 milyondan fazla insanı önümüzdeki on yıllık zaman diliminde öldürecekse bu savaştan çok, yüksek derecede bulaşıcı bir virüs olur. Füzeler değil ama mikroplar…Bunun sebeplerinden bir tanesi nükleer caydırıcı silahlara büyük miktarda yatırım yapmamız oldu. Salgın hastalıkları durdurabilecek bir sisteme çok az yatırım yaptık. Bir sonraki salgın için hazırlıklı değiliz.
Ebola’ya bakalım, eminim ki hepiniz gazetede onunla ilgili bir şeyler okudunuz. Birçok zorluklar yaşandı. Ben bunu polyoyu (çocuk felci) yok etme yolu olarak kullandığımız durum analizi araçları doğrultusunda dikkatlice takip ettim.
Problem yeterince iyi çalışmayan bir sistemin olmayışı değil, problem bizim bir sisteme sahip olmayışımızdı. Bazı çok belirgin parçaların gözden kaçtığı bariz idi. Olayın olduğu yere önceden gitmiş, hastalığın ne olduğunu görmüş, ne kadar yayıldığını bilen, gitmeye hazır bir grup epidemiyolojistimiz (salgın hastalıklar uzmanı) yoktu. Durum raporları kağıt üzerinde geliyordu, internette erişilebilir hale getirilene kadar çok gecikmiş ve aşırı derecede hatalı oluyordu. Müdahaleye hazır medikal bir ekibimiz yoktu. İnsanları hazırlamak için bir yönteme sahip değildik. Sınır tanımayan doktorlar gönüllülerle birlikte mükemmel bir iş çıkardılar. Fakat bunun yanında şehre binlerce çalışanı getirmemiz çok yavaş olmaktaydı. Geniş bir salgın yüz binlerce çalışana sahip olmamızı gerektirebilir. Tedavi uygulamalarına bakacak kimse yoktu. Tanılara bakacak kimse yoktu, hangi araçların kullanılması gerektiğini çözebilecek kimse yoktu. Örnek olarak salgını atlatanların kanını alıp, işleyip bu plazmaları insanlara korunmaları için geri verebilirdik. Fakat bu hiç bir zaman denenmedi. Yani eksik olan bir çok şey vardı. Ve bu şeyler gerçekten küresel bir başarısızlıktı.
WHO (world health organization) bu bahsettiğim şeyleri yapmak için değil salgınları gözlemlemek için kuruldu.
Filmlerde durum oldukça farklı. Harekete hazır bir grup yakışıklı epidemiyolojist vardır, müdahale ederler, günü kurtarırlar, fakat bu saf Hollywood’dur.
Hazırlıklardaki başarısızlık bir sonraki salgının Ebola’dan çok daha fazla tahrip edici olmasına sebep olabilir. Bu yıl boyunca Ebola’nın nasıl ilerlediğine bakalım. Yaklaşık 10.000 kişi öldü, neredeyse tamamı Batı Afrika’nın 3 şehrinde gerçekleşti.
Daha fazla yayılmamasının 3 nedeni bulunuyor:
1. Orada birçok kahraman sağlık görevlileri bulunması, insanları teşhis ettiler ve salgının yayılmasını önlediler.
2. Virüsün doğası idi. Ebola havadan yayılmaz. Hastalığınız bulaşıcı oluncaya kadarki süreçte o kadar hastalanırsınız ki yatağa düşersiniz.
3. Çok kalabalık alanlarda ortaya çıkmadı ve bu da sadece şans idi.
Gelecek sefer bu kadar şanslı olmayabiliriz. İnsanların virüsü taşımalarına ve bulaşıcı olmasına rağmen kendilerini iyi hissetmeleri sonucu uçağa binmeleri ve markete gitmeleri ile virüsü kapabiliriz. Virüsün kaynağı Ebola gibi doğal bir salgın veya bio terörizm olabilir. Yani, durumu binlerce kez daha kötü yapabilecek şeyler vardır.
Havadan yayılan 1918 senesinde ortaya çıkan İspanyol gribi gibi bir virüs modeline bakalım. Virüs dünyada hızlıca yayılır ve bu salgınla 30 milyondan fazla insanın öleceğini görebilirsiniz. Bu oldukça ciddi bir problemdir. Endişeli olmamız gerekmektedir.
Bunun yanında gayet iyi bir cevap sistemi geliştirebiliriz. Teknoloji ve bilimin tüm faydalarına sahibiz. Toplumdan bilgi almak ve topluma bilgi vermek üzere cep telefonlarımız var, insanların nerede olduklarını ve nerelere hareket ettiklerini gördüğümüz uydu haritalarımız var. Biyolojide avantajlarımız var, mikropların üstesinden gelecek ilaç ve aşı geliştirmek için gelişmelere sahibiz. Araçlarımız var, ancak bu araçların global sağlık sistemine eklenmesi gereklidir ve bunun için hazırlıklara ihtiyacımız var.
Nasıl hazırlanabileceğimize dair en iyi dersleri savaş için yaptığımız hazırlıklardan alabiliriz. Tam zamanlı hazır olan askerlerimiz var, yüksek rakamlara çıkabileceğimiz rezervlerimiz var, NATO çok hızlı şekilde harekete geçebilecek mobil sisteme sahip. Nato’nun kontrol amaçlı savaş oyunları var, insanlar iyi eğitim almışlar mı, yakıt, lojistik, aynı radyo frekansları hakkında bilgililer mi…Yani kesinlikle müdahalaye hazırlar. İşte bunlar salgın ile başa çıkabilmemiz için gereken türden şeyler. Anahtar parçalar neler? öncelikle yoksul ülkelerde güçlü sağlık sistemlerine ihtiyacımız var. Anneler güvenli doğum yapabilir, çocuklar aşılarını olabilirler. Burası aynı zamanda salgını erken teşhis edebileceğimiz yerlerdir. Tıbbi rezerv ekiplerine ihtiyacımız var. Eğitim görmüş ve altyapısı olan uzman olarak gitmeye hazır kişiler.Sonrasında tıbbi çalışanlar ve ordunun işbirliğine ihtiyacımız var. Daha hızlı hareket etmek, hesaplamaların yapılması ve daha güvenli alanlar için askeri ordunun avantajlarından faydalanmalı. Simülasyonlar yapılmalı.
Savaş oyunları değil, bakteri oyunları yapılmalı, böylece deliklerin nerelerde olduğunu anlarız. En son Amerika’da bir bakteri oyunu yapıldığında 2001 senesi idi ve çok ta iyi gitmedi. Şu ana dek skorumuz bakteriler:1 insanlar:0 şeklinde. Son olarak aşı ve tanı konmasında birçok Ar-Ge çalışmasına ihtiyacımız var. Çok çok hızlı etki gösterebilecek “adeno virüsler” konusunda bilim alanında büyük buluşlar mevcut.
Bunun ne kadara mal olabileceğine dair kesin bir bütçem yok, ama verebileceği hasara oranla oldukça mütevazi olacağına eminim. Dünya bankasının tahminlerine göre global bir nezle salgını olduğu taktirde dünya bütçesi 3 trilyon Dolar kadar düşecek ve milyonlarca ölüm gerçekleşecektir.
Bu yatırımlar salgınların ötesinde de faydalar sağlayacaktır. Temel sağlık hizmetleri ve Ar-Ge yatırımları, global sağlık öz kaynaklarını düşürebilir ve dünyayı daha adil ve daha güvenli bir hale getirebilir. Bu sebeple bunun kesinlikle bir öncelik olması gerektiğini düşünüyorum. Paniğe gerek yok, konservelerimizi depolamaya ve bodrum katlara inmeye gerek yok, fakat bir an önce hazırlıklara başlamalıyız çünkü zaman lehimize çalışmıyor.
Ebola salgınından çıkarılabilecek bir pozitif şey varsa o da hazırlanmamız için bizi erken uyarmasıdır. Şimdi başlarsak eğer, gelecek salgın için hazırlıklı oluruz.
Bill Gates, 2015