Dosttan gelen her türlü kabul, olumlu yorum veya eleştiriyi çok içselleştiririz. Dost hep doğru söyler, hep yol gösterir gibi bir inancımız vardır. Bazı dostlarımızı yere göğe sığdıramayız, hatasız kul muamelesi gösteririz. O dosttan gelecek herhangi bir hata bizi çok sarsar, doğrularımız alt-üst olur.
Dostluk bizlerde bir beklenti oluşturur…İşte o beklentiler bazen sıkıntılara sebep olur.
Daima yanımızda olmalarını isteriz. Olamadıkları zamanlarda bazen bozuluruz, kendimizce alınırız. Halbuki belirtilen mazeretler ister bize mantıklı gelsin ister mantıksız herkesin kendi özel hayatı vardır ve karşılıklı buna saygı göstermek gereklidir. Bu konuda geçenlerde ufak bir anım olmuştur. Yakın bir arkadaşım akşam vakti beni aramıştı, o sırada evde yazı yazmakla meşguldüm ve telefonu duymama rağmen konsantrasyonumu bozmamak adına cevap vermedim. Sonra kendisini geri aradım ve açıklamamı yapınca ufak bir sitem dinledim. Çünkü o sırada bana sorması gereken birşeyi vardı. Neyse ki konuşarak olayı hallettik. Bu sırada kendisine de söyledim, her dakika yanında olmayabilirim, bozulmak yok!
Ama insanlık hali, beklentimiz var ve istediğimize ulaşamayınca alınabiliyoruz.
Dostlarımızla iletişimimiz çok önemlidir. Herhangi bir konuda bozulduğumuz, darıldığımız zaman olayı biraz geçirip arkadaşımız ile karşılıklı konuşmak aslında en doğrusu ve olayı büyütmeden yapılacak en güzel harekettir. Ama bazen de bunu yapmak ağırımıza gider, gurur yaparız, ilgi alaka bekleriz. Kendi kabuğumuza çekilir, araya mesafe koyarız. Bazen bu gereklidir, bazen de hakikaten çok gereksiz.
Çünkü karşımızdaki insana derdimizi söylemezsek o kişi nasıl anlar ki? Hele de bilmeden bizi üzecek bir davranışta bulunduysa.
Yine yazın böyle bir anım olmuştu, arkadaşım bana oldukça sert gelen bir tavırda konuşmuş,telefonu pat diye kapatmıştı. İnanılmaz bozulmuştum, ertesi gün ona ne kadar bozulduğumu, kendisini benim yerime koymasını belirttiğim bir not yazmıştım. Hemen beni aramış, bunu bilinçli yapmadığını söyleyerek özür dilemişti. Eğer bu notu yazmasaydım konuyu kafamda büyütecek ve çözülemez boyutlara getirecek, mesafe koyacaktım. Ona da kendisini ifade edecek şansı vermemiş olacaktım. Halbuki hiç gerek yoktu. Konu ertesi gün çözülmüş ve unutulmuştu. Bu davranışı da çok hoşuma gitmişti.
Yine yakın zamanda arkadaşlarımdan birisi facebook aracılığı ile bir arkadaşına sitem mesajı yayınlamıştı ve o kişi kendini bilir diye mesaj vermişti…Bu davranışa oldukça şaşırmıştım, çünkü 2 kişi arasındaki özeli yayınlamaya ne gerek var anlayamamıştım. Kendisine soru soranlara da tabii ki cevap vermemişti. Anladığım kadarı ile kırıldığı arkadaşından ilgi bekliyordu ama bence yanlış bir yol seçmişti, çünkü bana kalırsa arkadaşını da bu tavrı ile kırmıştı. Bazı tepkilerimizi verirken kendimizi başkasının yerine koymamız da gereklidir. Sitemle, eleştiri ile, kızgınlıkla sorun çözülmüyor, konuşarak, karşılıklı açıklama yaparak ancak çözeriz.
Kabul ederiz, etmeyiz o ayrıdır. Ama dost isek konuşuruz. Konuşmak istemezsek olayı kafamızda tekrar tekrar yaşayıp büyütürüz, ufacık bir olay koca bir sorun haline gelebilir, üzülen de, sinirlenen de, sıkılan da biz oluruz. Çünkü konu çözümsüz kalır. Tabii ki bu herkesin kendi tercihidir ama neden hayatımızda gereksiz sorunlar üretelim ki…
Dostların yeri ayrıdır, her türlü naz niyaz yapılır. Bazen sevgiliye davrandığımız gibi davranırız. Aslında çok komiktir bu. Geri çekip kendimizi izlersek gülecek bol malzeme buluruz.
Günlük hayatımız dostlarımızla keyiflenir, şöyle güzel bir kahve eşliğinde yapılan tatlı sohbetlerin keyfi sonsuzdur. Güzel bir yemek sofrasında yapılan hararetli tartışmaların, güzel anıların paylaşımının, günlük dertlerin anlatımının ve dertli bir dosta verilen toplu desteğin tadına doyum olmaz.
Mangallar, rakılar, kahveler, hızlı ziyaretler, yemekler, doğumlar, ölümler, evlilikler hep dostlarla güzeldir…Zorluklar dostlarla çok daha dayanılır hale gelir. Dostlar ufkumuzu açar, desteğimizidir, moralimizdir.
Kendimizi kötü hissedince veya çıkmaza girdiğimizde nasıl hemen dostlarımıza koşar destek bekleriz…2 güzel kelime, bir moral konuşması ile yeniden doğar dağları deviririz.
Bu ve binbir başka sebepler yüzünden dostlarımıza gereken hoşgörüyü ve anlayışı her zaman göstermeliyiz. Hatamız varsa da kabullenmeyi bilmeliyiz.
Dostlar iyi ki varsınız!
“If you judge people, you have no time to love them.” (İnsanları yargılarsanız onları sevecek vaktiniz kalmaz)
– Mother Teresa
“Keep your friendships in repair.” (Dostluklarınızı onarımda tutunuz)
– Ralph Waldo Emerson
“One loyal friend is worth ten thousand relatives.” (Sadık bir dost, onbinlerce akrabaya bedeldir)
– Euripides, Greek playwrite
“Be slow to fall into friendship; but when thou art in, continue firm and constant.” (Dostluklarda yavaş kurunuz ve içinde olduğunuzda sağlam ve istikrarlı ilerleyiniz)
– Socrates, Greek Philosopher
“Friendship is the only cement that will ever hold the world together” (Dostluk tüm dünyayı bir arada tutabilen tek çimentodur)
– Woodrow Wilson
“Misfortune shows those who are not really friends.” (Talihsizlik, gerçek dost olamayanları işaret eder)
– Aristotle
“The best mirror is an old friend.” (En iyi ayna eski bir dosttur)
– George Herbert
“What is a friend? A single soul in two bodies.” (Bir dost nedir? İki ayrı vücutta tek bir ruhtur)
– Aristotle
“My best friend is the one who brings out the best in me.” (En iyi dostum bendeki en iyiyi yüzeye çıkarandır)
– Henry Ford
“A friend should be a master at guessing and keeping still.” (Dost, tahmin etmede ve susmakta üstat olmalıdır)
– Friedrich Nietzsche
“When we seek to discover the best in others, we somehow bring out the best in ourselves.” (Başkalarındaki en iyiyi ararken, kendimizdeki en iyiyi su yüzüne çıkarırız)
-William Arthur Ward
” ‘Stay’ is a charming word in a friends vocabulary.” (Kal, bir dostun sözlüğündeki en büyüleyici kelimedir)
–Louisa Mary Alcott
Yüreğine sağlıkkkkk arkadaşım… ne güzeeelllll mesajlar vermişsinnn… ben çok güzel mesajlar aldım kendi adıma… umud ediyorum tüm sevdiklerin aynı duyguyu yaşarlar….belirtmeden geçemeyeceğimm zeki kadınıma; boğaz köprüsü… sağ koltuk ve bir nottt…. sadece 1 cümle….
BeğenBeğen