
Byron Katie, bir çok spiritüel lider gibi “düşünceleri” sorgular. Yaşadığı derin depresyon sonucunda kendi vardığı farkındalığı ile herkes tarafından kabul gören ve hayat değiştiren The Work / Çalışma sistemini yaratır. Yaşadığı süreç ile ilgili detaylı bilgileri web sitesinden okuyabilirsiniz.
Bugün neredeyse her ülkede çalışmayı yapabileceğiniz ekipler bulunmaktadır. Çalışmayı “Olanı Sevmek” kitabında birçok detaylı örnek ile anlayıp kendi hayatınıza uygulamanız mümkündür. Bir başucu kitabı olan “olanı sevmek” her takıldığınızda başvurabileceğiniz değerli bir kaynaktır. Çekilen tüm acıların nasıl da düşünce şeklimiz, kişi ve olaylara yüklediğimiz anlamlar, geçmiş ve gelecekte yaşamayı tercih etmemiz ile bağlantılı olduğu bu çalışmada net bir şekilde görülebilir. İnsan, kitabı okuduktan sonra “bunu kendime neden yapıyorum? Deli miyim?” diye sorar.
Byron Katie’nin çalışmalarından haberdar olmak için web sitesinde e-bültene üye olabilirsiniz.Haftada 4 gün saat 19:00’da birer saatlik online çalışma yapmaktadır.
Byron Katie, “müşterilerimi memnun etmek zorundayım” üzerine bir çalışma gerçekleştirdi:
Danışan D
Byron Katie BK
D: Neredeyse her gün işimde yetersizlik hissediyor ve bazı şeyleri yapamıyormuşum gibi geliyor. Son dönemde ise şimdi bir projenin içindeyim ve henüz istediğim sonuçları elde edemedim, ya ben beğenmiyorum ya da müşterim beğenmiyor, bana yapıcı ve pozitif geribildirim vermelerine rağmen gerçekten moralim bozuluyor ve kendimi kötü hissediyorum.
Sizin “çalışma”nızı yaptım, müşterilerim ….yapmalı , Müşterilerim….yapmamalı şeklinde.
Bu sabah “çalışmak bile istemiyorum,çünkü yine doğru yapacağımı sanmıyorum” şeklinde düşüncelerle uyandım.
Çalışmanızda “komşunu eleştir” bölümünde kendi işimle ilgili çalışma yapmak daha doğru olacak gibime geldi.
Çalışma konum şu: İşimden memnun değilim çünkü yeterince iyi olduğunu düşünmüyorum.
BK: demek yeterinde iyi değil, peki aklında tam olarak ne var? Bunu düşündüğün ve buna inandığın bir zaman dilimi olmalı.
D: Bu sabah uyanmış, günümü organize ederken, oturup bir tasarım yapmak ve müşterim için bir teklif hazırlamak zorunda olduğumu düşünüm. Bunu öğlene kadar bitirmeliydim. Aklım geçen haftaya gitti, geçen hafta müşterim bir önceki tasarımı beğenmediğini ifade etmişti.
BK: Herkesi kanepede oturmuş seni izlemeye davet ediyorum. İşin yeterince iyi değil,bu doğru mu?
Gelecekteki projene ve geçmişteki projene bakınca, işin yeterince iyi değil,bu doğru mu?
D: Doğru değil. Çünkü bu sabah bile düşündüğümde daha fazla çalışabilirim, biraz daha efor sarf edebilirim ve iyileştirebilirim. Buradan doğru olmadığı sonucuna varıyorum.
BK: Peki ben cevabımı aldım. Şahitlik yapalım, gözlerimizi kapayıp “işim yeterince iyi değil” düşüncesi gelince ne yaşıyoruz?
D: İşimi yapmak ve güzel bir iş günü yaşamak istiyorum düşüncesi ile işimi yapmamı engelleyen ve negatif olmama yol açan bir güç arasında kalıyorum.
BK: En büyük mutsuzluklarımızın kaynağı düşüncelerimizdir. “işim yeterince iyi değil” düşüncesinde ortaya çıkan güce odaklan. Geçmiş ve gelecek arasındaki illüzyona odaklan,onunla bağ kur. Bu düşünceye inandığın zaman ne oluyor? Nasıl bir tepki doğuruyorsun?
D: Göğsümde,boğazımda ,omzunda bir sıkıntı hissediyorum.Kim olduğunu sanıyorsun,hiçbir zaman yeterli olamadın! diyorum, önceki bazı işlerim aklıma geliyor.
Egon sana başarıları ve red edişleri, hayal kırıklarını yansıtacak. Egon önce geçmişi gösterecek. Şimdi ise geleceğe ilerlemek zorunda, oturduğun yerden geleceğinde ne görüyorsun peki?
D: Kendimi projemi bitirirken görüyorum, projenin kalan 1 ayında hala sıkıntıda görüyorum, grafik design çalışmamı bırakıyorum.
BK: Rüyanda kaybolmuşsun, bu sen değilsin, geçmişteki sen değilsin,hayal ürünü,gelecekteki sen değilsin, hayal ürünü. Hangisi sensin? Bu illüzyonlar olmadan, bu hikayeler olmadan peki sen kim olurdun? Bu hikayede sen bile yoksun. Bu film, bu düşünceler, bu illüzyonlar olmadan sen kim olurdun? Gözlerini aç ve etrafına bak. Burada bir tehlike var mı? Senitaşıyan kanepe,çevrendeki duvarlar, şimdiki an…İllüzyonlarından çok farklı. Realitende şimdi iyi misin?
D: İyiyim.
BK: İşim yeterince iyi değil cümlesinin zıttını bul
D: İşim yeterince iyi.
BK. Peki şimdi bana bir örnek ver, belki başkaları yeterince iyi olmadığını düşündüler ama senin için yeterince iyi idi.
D: İşim yeterince iyi çünkü müşterilerim var, aktif çalışıyorum,müşterilerimi anlıyorum,yaratıcıyım,hayal ettiklerimi tasarlıyorum
BK: İşim yeterince iyi değil, biraz daha düşününce “işim hakkındaki düşüncelerim yeterince iyi değil” cümlesi geliyor aklıma…
D: Evet,negatif düşünceler
D: İşimin daha unik ve ilerlemiş olmasını istiyorum
BK: Neden? Bu gerekçeler işte doğan egolar…daha fazla para,daha fazla iş,daha fazla taktir. Peki sonra ne elde edeceksin? İşimin daha eşsiz ve ilerlemiş olmasını istiyorum, bu doğru mu?
D: Hala evet diyorum. İşimin daha eşsiz ve ilerlemiş olmasını istiyorum.
BK: Egonu izle. Gözlerini kapat, “İşimin daha unik ve ilerlemiş olmasını istiyorum” düşüncesine nasıl tepki verdiğinigözlemle.
D: Online gördüğüm birçok tasarımcıya götürüyor beni,müşterim tarafından reddedilmeye götürüyor.
BK: Düşük bir kendine güveni deneyimliyorsun.
D: Çok geç artık,buna vaktin yok,gelecekte ise vazgeçeceksin düşünceleri geliyor.
BK: İşimin daha unik ve ilerlemiş olmasını istiyorum düşüncesi olmasa nasıl biri olurdun?
D: Daha hafiflerdim, iyi gidiyorsun derdim
BK: Orada kal ve ilham gelmesini bekle.Ego buna müsade etmez. Yeterinde iyi değilim enerjini gözlemle,filme şahit ol ,depresyonun enerjisi vardır, yeterinde iyi olmama düşüncesinin enerjisi vardır.Şu anda bunlarla o kanepede oturmaktasın.
İşimin daha eşsiz ve ilerlemiş olmasını istiyorum düşüncesi olmasa kim olurdun?
D: Nerede olduğuma dair kabulde olurdum, gelişmemi kabul ederdim,planlarımla ilerlerdim, yapmam gerekeni yapar,çalışır ve günümü güzel geçirirdim.
BK: O rüyada oturmanın hissindesin,o olmadan ilham almak için yer açarsın. Hediye ellerin vasıtasıyla sana gelirdi. İşimin daha eşsiz ve ilerlemiş olmasını istiyorum, çevirelim:
D: İşimin daha eşsiz ve gelişmiş olmasını istemiyorum. İşimin sadece işim olmasını istiyorum.
BK: İşte bu! İnsanların farklı zevkleri var ve bunun seninle ilgisi yok.
D: Ben sadece kendi işimi yapıyorum ve bence gayet iyi bir iş. Çok heyecan hissetmiyorum.İyi birşey yapmak için çok çalışmam gerektiğini düşünüyorum.İyi değil kötü değil sadece yapıyorum.
BK: 3.maddeye bakalım. Bir yeteneğim varsa bunu beyan edemem, bu kibirli olur, bunu kendime ben vermedim. Yaptığını sevmek,sen kendi müşterinsin.
D: İşim müşterilerimi memnun etmeli
BK: İşin müşterilerini memnun etmeli,bu doğru mu?
D: Hayır
BK: İşim,o müşteriyi memnun etmeli, bu doğru mu?
D: Hayır
BK: İşim dünyadaki herhangi bir müşteriyi memnun etmeli,bu doğru mu?
D: Hayır,
BK: Tepkine bak
D: Kendimi müşterim yerine koyuyorum, işimi öyle yapmaya çalışıyorum ama olmuyor.
Ben ben olarak işimi yapmalıyım,İşimi yapıyorum ve onlarla diyaloğa girerek paylaşıyorum ama sonra değişim istediklerinde buraya gelip yarım ben yarım onlar olarak işimi yapamıyorum.
BK: Kanepede oturmuş işim müşterilerimi memnun etmeli düşüncesi olmasa sen kim olurdun?
D. açık olurdum, ne yapmalıyım diye düşünürdüm
BK: Müşterin olarak deniz, günbatımı,renkler ve kum istiyorum dedim. Sen bunların hepsini yaparsın, beğenip beğenmemek bana kalmış, ama senin gördüğün şekil eşsiz hali.
D:İşim müşterimi memnun etmeli
BK: çevir:işim beni memnun etmeli. Başka bir çeviri yap:
D: işim müşterimi memnun etmemeli
BK: Beğenirler veya beğenmezler. Seninle anlaşmışlar, yaptığımız kendi görüş şeklimiz.
işim müşterimi memnun etmeli, tekrar çevir:
D: İşim başkalarını memnun etmeli,işim kolaylıkla akmalı, işim beni strese sokmamalı.
BK: Kanepede otururken işinin kolaylıkla akmasına ihtiyacın olduğunu söylüyorsun, peki bu düşünceye kapıldığında ne hissediyorsun?
D: strese giriyorum,geriliyorum ve işimin zor, yorucu ve yetersiz olduğunu düşünüyorum,müşterim beğenmeyecek,tekrar tekrar yapacağım
BK: Kanepede oturmak çok yorucu hale geliyor, bu imajları gördüğünde duygular doğuyor, bu düşünceler içinde kendini kaptırmışken dengeli bir kendine güveni nasıl bulabilirsin? Kim bulabilir? Bu düşüncelerle kendine güvenin azalır. Başkalarını memnun etmen lazım, bu doğru mu?
D: Hayır.
BK: Sanatçı olarak müşterini memnun etmeye ihtiyacın var ve diyelim ki yaptığını çok seviyorsun, bunu kendine göre dürüstlükle yapıyorsun, mutlu olmak için başkalarını memnun etmen lazım,müşterini , bu doğru mu?
D: Hayır
BK: Onlar kendilerine göre bakacaklar. Mutlu olmak için başkalarını memnun etmem lazım,cümleyi çevirelim: Mutlu olmak için kendimi memnun etmeye ihtiyacım var.
D: Mutlu olmak için kendimi memnun etmeye ihtiyacım var.
BK: Mutlu olmak için kendimi memnun etmeye ihtiyacım var. Müşterim memnun olabilir veya olmayabilir. Şimdi daha gerçekçi oluyoruz. Saygın bir yaklaşım.
İşim beni strese sokuyor,çevirelim:
D: Ben kendimi strese sokuyorum.
BK. Gerçek olan ve olmayan imajlar,geçmişteki ve gelecekti imajlarımız, bunlar yanlış.
Bu hikayen olmasa sen kim olurdun?
D: Stressiz,sakin olurdum.
BK: Egomuz her zaman iş başındadır. Ego hiçbirşey değildir. Çıkarıp atamayız. Bu hikayeler olmadan an’da olurdun,burada olurdun ve egonla savaşmazdın.
D: yapmam ve olmam gerekenlerle çok vakit harcıyorum…
BK: İstiyorum,ihtiyacım var,olmalıyım…Ego hep işbaşında, hatalı gerçekler içinde kaybolmak ciddi bir durumdur.
D: İşim yeterinde iyi değil, işim zayıf ve işim değersiz.
BK: 4.maddeye geri dönelim, işimin kolaylıkla akmasına ihtiyacım var, başkalarını memnun etmeliyim, işimin beni strese sokmamasına ihtiyacım var,çevirelim: Düşünce şeklimin…?
D: Düşüncelerimin kolaylıkla akmasına ihtiyacım var
BK. Seçim yapman gerekse hangisini seçerdin?
D: Düşüncelerimin kolaylıkla akmasına ihtiyacım var,düşüncelerimin beni strese sokmamasına ihtiyacım var, düşüncelerimin beni memnun etmesine ihtiyacım var.
BK: Rüyadan uyandığımızda bunlar gerçekleşecektir, çünkü kimliğimiz yok olmakta, bu düşüncelere inanmaktan vazgeçmekteyiz. Bunlar hayal. Bunlar tabii “aha anladım şimdi” deyince hemen değişmiyor, ego hatalı bir rüyada yaşıyor,bu günlük bir çalışma, uyanmak,egonu değerlendirmek, her sabah mesela 20 dakika oturup hayatın güzelliğini görmek, adım adım.
“İşim yeterinde iyi değil, işim zayıf ve işim değersiz” bu gerçek mi? Burada egonu fark et lütfen. Görüntüler geliyor,bunlara inanmaya başlıyorsun, egonun kullandığı reçete bu işte, kelimesiz imajların etkisi yok ama kafandaki imajların rüyanın gücü büyük.
“İşim yeterinde iyi değil, işim zayıf ve işim değersiz” bu gerçek mi? Sen bir sanatçısın,senin değerlerin var. Kendi düşüncelerine inanarak değerlerini kenara atmaktasın. Düzenli olarak akıp gelen “yeterince iyi değilim” düşüncelerine inanmaktasın,egonun görevi bu işte.
D: Düşüncelerim yeterinde iyi değil,düşüncelerim zayıf ve düşüncelerim yetersiz.
BK: düşüncelerim değersiz değil düşüncelerim inanılmaya değmez.
Peki neden düşüncelerim inanılmaya değmez? Çünkü onlar ben değilim! Kafamdaki bu düşünceleri çıkaramıyorum, onlar havabile değiller, bizde stres yaratan hiçbir şey inanmaya değmez. Ancak bunu kağıda döker ve ego denilen içimdeki korku dolu çocuğa ihtiyacı olan ilgiyi gösterip alan yaratabilirim. Nefret işlemez,sevgi güçtür. Herkesin biraz sevgiye ihtiyacı var. 6.maddeye bakalım:
D: İşimin kötü sonuçlanmasını istemiyorum.
BK: Çevirelim:
D: İşimin kötü sonuçlanmasını istiyorum.
BK: Peki senin dünyada kötü sonuç ne demek? İşinin beğenilmemesi senin için kötü sonuç demek. İşini beğenmek sadece 1 kişinin görevi,o da senin görevin. Dürüst olmak gerekirse bunun çok güzel bir yanı var. Başkaları beğenmeme hakkına sahipler.
D: İşimin kötü sonuçlanmasına can atıyorum.
BK: Zihnin nereye gidiyorşimdi?
D: Gelecekte yaşayabileceğim kötü sonuçlara götürüyor beni.
BK. Evet bu bir çalışma, kötü sonuçlar sana bağlı,müşterine değil.
Teşekkürler.