Corona ile temas

İçinden geçtiğimiz bu son derece ilginç, daha önce deneyimlenmemiş, içimizde birçok farklı duyguyu tetikleyen karantina döneminde hepimiz hem ortak hem de farklı şeyler deneyimliyoruz. Herkes kendi sınavını veriyor. Herkes bilinmezliği yönetebilmekle mücadele ediyor.

Yakın çevreme 3 soru sordum, çok değerli geri bildirimler aldım, bu cevapları sevgili Gestalt hocam Prof.Dr.Hanna Nita Scherler ile paylaştım.  Aşağıda sorular,  Nita hocamın Gestalt bakış açısından değerli analizini ve en altta da gelen cevapları paylaşmak isterim:

  1. Bu corona virüsü konusunda tehditi nereden algılıyorsunuz? (örnek sevdiklerimi kaybetme korkusu, gelecek kaygısı, geçim kaygısı, hastalığa yakalanma korkusu,yalnızlık vs vs) Bunlar veya başka ne? Hangisi sizi en çok rahatsız ediyor? ve bunu düşündüğünüz zaman da ne hissediyorsunuz?
  2. Günlük hayatın içinde en çok zorlandığınız konular nedir? (çocuklar, eğitim, aşırı iş yükü, boş zaman, sosyal izolasyon vb)
  3. Bu süreçte hayatınızda neler değiştirdiniz? size göre olumlu değişimler oldu mu? neler?

hanna-nita PAYLAŞIMLAR IŞIĞINDA, Prof.Dr.Hanna Nita Scherler

Korona virüsü, uyaran olarak oldukça güçlü. Tüm dünyayı etkisi altına aldı. İnsanları varoluşlarıyla ilgili her boyutta uyarmakta. Fiziksel olarak hastalanmak, ölmekle tehdit etmekte; duygusal boyutta özellikle korku, üzüntü, öfke ve türevleri olan duyguların her zamankinden çok daha yoğun deneyimlenmesine sebep olmakta; zihinsel boyutta insanın virüs tehdidi öncesinde öz saygı deneyimlemesini desteklemiş olan tüm kurgu sistemlerini sarsmakta (başarı, unvan, maddesel varlık, vs); manevi boyutta da insanı hayat nedir, nasıl yaşanır sorularına vermiş olduğu yanıtları revize etmeye zorlamaktadır.

Hastalığa yakalanmak, nefes alamayarak ölmek, aile fertlerinin hastalanması, ebeveynlerin ölmesi durumunda çocuk/lara ne olacağı, gelecek kaygısı bu duruma verilen en yaygın tepkiler. Bu tepkilerin hepsi çok doğal. Zorunlu olarak evde kalmak, sosyal izolasyon, yalnızlık, hareketsizlik, aile üyelerini görememek, sterilizasyon ritüelleri, artan temizlik yapma isteği, çaresizlik duygusu, boş zaman, evde aile fertlerinin birbirleri ile sürtüşmesi, endişe duyan çocuk/ların teskin edilmesi, işe gitmek zorunda olan aile ferdi için endişe duymak, sevdiklerine bir şey olması durumunda yanlarında olamamak, gündelik ihtiyaçların giderilmesi için başkalarından yardım istemek durumunda olmak (65 yaş üst olanlar için) ve durumu anlamakta zorlanan yaşlıların yönetilmesi gibi hususlar en çok zorlayan konular olarak belirtilmekte. Bu konuların zorlayıcı olması da çok doğal.

Bizi zorlayan uyaranlara verdiğimiz tepkilerle ne yapıyoruz? Bu tepkileri nasıl kullanacağımızın kararı bu dönemi nasıl geçireceğimizin belirleyicisi olacak.

Bizi zorlayan uyaranlara tepkilerimizle, temas edebiliriz, onları görmezden gelebiliriz (bloke edebiliriz) veya onları dönüştürebiliriz.

İnsan hayatında belirginlik ister, ön görebilmek, plan yapabilmek ister. Bu virüs insanın hayatına ilişkin, kurgu düzeyinde bile olsa, var olduğuna inandığı tüm ön görüleri, planları yıktı. Derin bir belirsizlik içerisinde bıraktı. Varoluşsal bir çerçeveden bakıldığında, bu belirsizliğin ölümü çağrıştırdığı söylenebilir. Zira ölüm belirsizliktir, ne yaşanacağı ön görülemeyen en belirgin örnektir. Virüs, gündelik yaşamımızdaki tüm öngörebildiğimizi, planlayabildiğimizi zannettiklerimizi yok edince, doğrudan ölümü çağrıştıran belirsizlikle temasa zorunlu kaldık. Virüs öncesinde ölüm olgusuna, hayattaki atılmışlık durumumuza, kontrol edebileceğimiz hiçbir şey olmadığı gerçeğine ilişkin düşünmeye, bu olguların kendisindeki etkilerini çalışmaya vakit ayırmamış olanlarımız için bu fırsat oldukça sert bir biçimde belirmiş oldu. Bu fırsatı nasıl değerlendireceğimiz kendimizi nasıl konumlandıracağımızın belirleyicisi olacak. Bu fırsat karşısında uyarana verdiğimiz tepkinin bastırılması, bloke edilmesi seçeneği (virüs ve barındırdığı tehdit yokmuş gibi davranmak, yadsımak) gelişmemizi, dönüşmemizi kesinlikle desteklemeyecek bir tutum olacaktır.

Varoluşumuz her boyutta tehdit etmekte olan duruma verdiğimiz yoğun ve karmaşık tepki ile doğrudan temasın zor olduğu aşikar. Bunu henüz yapamıyor olmak çok doğal, bunun için kendimize yüklenmememiz gerekir. Kendimize şefkatle, anlayışla, sevgi ile yaklaşmak özellikle bu dönemde önemli. Bizi varoluşumuzun her boyutunda tehdit eden uyarana verdiğimiz tepkiyi dönüştürmek uygun bir tutum olarak benimsenebilir. Burada önemli olan nasıl dönüştürdüğümüz, yapıcı bir şekilde mi, yıkıcı bir şekilde mi?

Dolap-çekmece düzeltmek, yemek yapmak, ev işi yapmak, kitap okumak, bulmaca çözmek, evde spor yapmak, meditasyon yapmak, nefes egzersizleri yapmak, online kurslara katılmak, kendine daha fazla zaman ayırmak gibi tutumlar bizi zorlayan uyaranlara verdiğimiz tepkilerle baş etmek için kullanılan yöntemler olarak belirtilmekte. Bu yöntemlerin hepsi uyarana verilen tepkinin yapıcı olarak dönüştürülmesine örnektir. Burada dönüştürülen korku, kaygı veya öfkedir. Fiziksel olarak iyi beslenme ve hareket etmeye özen göstermek, zihnin mevcut şartlarda yapabileceklere odaklanması (online kurslar, temizlik gibi) kişiye gündelik hayatını anlamlandırabileceği sürdürülebilir bir çerçeve sağlar. Bu durumda kişi korku-kaygı-üzüntü-öfke yaşasa bile bu duyguların kapsanabilmesi daha kolay olur. Çünkü insan kendisine günlerini nasıl geçirebileceğine ilişkin, şartlara uygun bir çerçeve, bir belirginlik kazandırabilmiştir.

Tehditkar uyarana verdiğimiz tepkinin dönüştürülmesine ilişkin örneklerin obsesif bir şekilde benimsenmesi ise zararlı dönüştürmeye örnektir. Evde yapılabilecek çeşitli faaliyetlerin, dengeli bir şekilde güne yayılamaması, spesifik bir faaliyete obsesif bir şekilde tutunulması, bizi içten içe zorlayan tepkimizle temasımızın ikame tatminlerle önlenmeye çalışıldığının göstergesidir. Günün büyük bir bölümünü spor yaparak, temizlik yaparak geçirmek gibi.

Sosyal medyayı izlemekten kendini alıkoyamamak, korona virüsünün semptomlarının kendisinde belirip belirmediğini sürekli kontrol etmek, içinde bulunulan durumun sorumlusu olarak birilerini-bir şeyleri suçlamak, birilerinden-bir şeylerden şikayet etmek gibi tutumlar da tehditkar uyarana verilen tepkiyi dönüştürmenin zararlı şekillerine başka örneklerdir.

Maddi isteklerin azalması, sadeleşme, daha az para harcama isteği, aile ile nitelikli zaman geçirmenin öneminin anlaşılması, boş zamanın yapıcı bir şekilde nasıl duldurulabileceğine ilişkin yaratıcılığın artması, sigara içmenin bırakılması gibi etkiler bu sürecin sebep olduğu değişikliklere ilişkin belirtilen örnekler arasındadır. Bu sürecin kalıcı işlevsel değişikliklere evrilmesi, tehditkar uyarana verilen tepki ile temas edildiğinin göstergesidir. Bizler ancak çok zorlandığımızda değişiriz. Zorlanmanın belirtileri acı, korku, kaygı, öfke, çaresizlik deneyimliyor olmaktır. Değişim, bu duygularla, barındırdıkları iç görünün anlaşılması için farkındalıkla temas edildiğinde gerçekleşir. Zorlayıcı duygularla farkındalıkla temas etmek ne demek? Kendimizi teskin etmek, sakinleştirmek, desteklemek demek değildir. Zorlayıcı duyguların bastırılması, görmezden gelinmesi hiç değildir. Bizi zorlayan duygunun bizdeki etkisi her ne ise, onu farkındalıkla deneyimlemektir. Karanlıktan korkan bir kişi, yeterince karanlıkta kalabilirse, bir süre sonra gözünün bir şeyler seçmeye başladığını fark eder. Zorlayıcı duyguyu deneyimlemek de benzer bir süreç. Duygunun deneyimlenmesi sürecinde etkilerinin tanımlanması, farkındalıkla deneyimlemenin açılımıdır. Örneğin, korkuyorum diyelim. Bedenimde ne oluyor? Yani korkuyor olmamın bedenimdeki iz düşümü nedir? Kalbim her zamankinden daha hızlı çarpıyor olabilir, nefesim her zamankinden daha sığ olabilir, sırt kaslarımda gerginlik duyumsuyor olabilirim. Sırt kaslarımdaki gerginliğe daha fazla odaklanabilirim. Gerginlik sırtımın hangi bölgesinde? Gergin olan bölgede ne duyumsuyorum? Karıncalanma mı? Sıkışma mı? Yanma mı? Fiziksel boyuttaki duyumsamalarımı mümkün olduğu kadar ayrıntılı betimleme çabam beni anda tutar, kendime ilgi göstermemi sağlar ve en önemlisi, zorlayıcı duyguyu tanımladıkça onunla temas etmek giderek daha kolay olur. Temas etmenin yararı nedir? Bizi zorlayan duygu değişime-dönüşüme davettir. Bu daveti değerlendirmenin en yapıcı şekli kendimize lütufla, ihsanla, şefkatle, sabırla, değiştirmeye çalışmadan, kabul göstererek, merak ve tarafsız-tercihsiz bir dikkat ve ilgi ile eğilmektir. Bunu hepimiz yapabiliriz.

 

60 YAŞ ÜZERİ GRUP

K: 1) Hastalığa yakalanma korkusu. Nefes alamayarak ölmekten korkuyorum. 2) Dışarıda yürüyememek, evde hapis olma duygusu.3) Vakit bulamadığım işleri yapmak. Bir kitap için çeviri yapıyorum, çekmecelerimi açıp düzenliyorum, yeni tarifler deniyorum.

T: 1 Sevdiklerimi kaybetmekten ve düşmekten korkuyorum çünkü hastaneye gitmek çok korkutucu Bu düşünceleri yok etmek için hemen bulmaca çözmeye başlıyorum 2 Sosyal izolasyon 3 En çok değiştiğim konu maddi isteklerimin azalması eşya kılık kıyafet almak vere düşünmek SIFIR’a indi.

B: 1-ben en çok evlere kapanmanın sonuçlarından korkuyorum, Günü birlik çalışan, sigortasız, maddi birikimsiz insanların isyanından korkuyorum, Bu dışarı çıkma yasağı uzun sürerse yapılan yardımlar da azalır, İsyan, protesto, yağma başlar, Yeni bir dünya düzenine geçilecek, Bu beni korkuttuğu kadar meraklandırıyor,  Daha yaşayıp bu yeni düzeni izlemek istiyorum 2- en çok zorlandığım hareketsizlik. Bedenim uzun yürüyüşlere alışık.Eksikliğini beden ağrılarımla hissediyorum 3- eskiden vakit bulamadığım işlere vakit ayırır oldum. Ev işi, dolap temizliği, kitap okuma gibi. Pek TV açmıyorum, çok sıkıldım tekrar eden haberlerden

L: 1) Ailemin ve benim bu viruse yakalanma korkusu yasiyorum. Cok huzursuz ve tedirginim.2) En zorlandigim konu cocuklarimi gorememek. Bir de marketten gelenleri tek tek sterilize etmek. Panik atak hastasi oldugum icin cok etkileniyorum. 3) Evde spora basladim. Tai-chi yapiyorum.

S: 1- Çocuklarımın ve dostlarımın hastalanması beni en çok endişelendiriyor. Bir de İstanbul’daki  kızımın evde tek başına olması ve bundan psikolojik olarak negatif etkilenmesi. Duyduğum his ise hayatta bence en köyü duygu,ÇARESİZLİK. 2- Yardımcı almadığım için ev işleri ve dostlarla karşılıklı oturup sohbet edememe yani  sosyal izolasyon. 3- En olumlu gelişme her gün  spor yapmaya başlamam, teknolojiye daha çok eğilmem ve ardından da ev ile daha çok ilgileniyor olmam.

G: 1.gelecek kaygısı 2. Boş zaman 3. Daha az para harcıyorum

K: 1.en çok sevdiklerime birşey olur diye korkuyorum 2.beni etkilemedi..iş korkutmuyor,yalnızlık hissetmiyorum,çocuğum ve kocam yanımda 3.Uzun süredir aramadıklarımı  arıyorum,arkadaşlarımla daha yakınım ,onun dışında bende bir değişiklik olmadı

Ş: 1-Corona virüsü demek Ölüm demek.Ailem ve sevdiklerim için korkuyorum. 2-Her işini kendisi gören bir kişi olarak,evde kalmak,başkaların dan ihtiyaçlarım için yardım beklemek zor ve alışılmadık birşey. 3- Benim hayatım da pek birşey değişmedi,olumlu değil,bilakis olumsuz oldu.Endişelerim arttı,gelecek ile ilgili korkum tavan yaptı.

N: 1- dua ediyorum kimse fazla zarar görmesin , bana bir tehdit yaratmadı . Sevdiklerimle görüşememek üzüyor  2- yalnızlık  3- resmi geliştirdim , dinleniyorum , sosyal hayatı elimden aldığı için sıkılıyorum

40-50 YAŞ ARASI GRUP

E: Sevdiklerini kaybetme korkusu bende baki koronanın buna katkısı az olmuştur. Beni konuyla ilgili en sıkan şey bu kontrol edilme hissi yani karantinada kalmak zorunda olmak mesela kalmayacağımdan değil ama zorunlu olarak hapsedilme fikri beni en rahatsız eden kısım. Gelecek kaygısı ekonomik sıkıntı yine zaten vardı. Kendim hastalanmaktan çok korkmuyorum. Normalde ölmekten de çok korkmam .  Ama canım için mücadele etme fikrinden korkuyorum elbet boğulmak zor.

Yine de tevekküllüyüm hayata karşı tevekkül ve ümitsizliğin ince çizgisi diyelim ama. Buna da beni korona getirdi diyemem

Başlarda çarpıntı oldu biraz ama geçti rahatladım biraz daha dediğim gibi başa gelen geldiği zaman çekilir şimdiden bunun için streslenmemin bana bir faydası yok. Önüne gelen dakikayı geldikçe yaşarım şu an herşey iyi dakikamı iyi değerlendirmeye bakıyım yapabileceklerim içersinde en beni iyi hissettireni seçiyim diyor çyle devam ediyorum. Elimden bir şey gelmediğine göre ve benim şu an yapacaklarım gelecek kaygıma pekte fayda edemeyeceğine göre sıkılmamı gerektirecek bir şey yok. Evde en çok çocukların birbiriyle ve bizle sürtüşmeleri yoruyor. Onun dışında bizim işler evden ilerleyen cins değil. O bakımdan bir dert yok ve yatılı kadın olduğundan yemek ve ev işleri de delirtmiyor çok şükür

  1. Ailecek çocuklarla 17:30-1800 hareket saati (just dance genelde) 18:00-18:30 okuma 18:30-1900 masa etrafında oyun saati yapmaya çalışıyoruz. Bu güZel bir aile toplanması oldu daha önce böyle vaktimiz olmuyordu. Ve çocuklar kendilerini oyalama hakkında daha yaratıcılaşmaya başladılar tablet dışında da oyunlar arttı hem bu oyun saatiyle hem genel. Ama yine ümitsizlik çizgime kayarsak. Ben insanların bundan sadece şu an bir şeyler öğrendiğini ve balık beyinleriyle pandemi sürecini hayat boyu sürecek gibi düşünmeleriyle akıllanma yaşadıklarını bu süreç geçtikten sonra bunun kısa süreliğine bir süre devam edip ardından yine her şeyin aynı şekle döneceğini düşünüyorum malesef. İnsanlar refahtayken hayat hep refah olacak pandemideyken de hep pandemi olacak sanıyor ve geleceği ona göre düşünüyor ama gelecek kendini çizecek ve yine bizim beklediğimizin dışında gelişecek.

B: 1. Benim corona virusunden dolayi yasadigim bir kaygi veya korku yok. Sevdiklerim de ben de, bu konuyu ilk gununden beri ciddiye aldigimiz icin, kendimizi korumaya aldik ve kurallara riayet ediyoruz. Bunca yil sonra tam zamaninda anavatana dönüs yaptigima seviniyorum.

Beni en cok dusunduren ama endiselendirmeyen konu; yeni dunya duzeni nasil olacak ve bu duzende bizim yerimiz neresi olacak? Gerek ülke olarak, gerekse bireysel olarak ustlenecegimiz rol ne olacak. Bu surecten herkes kendini iyilestirerek cikabilecek mi? Aslina bakarsan bu virus her ne kadar urkutucu de olsa, onun dunyaya iyi geldigini dusunuyorum. Hem dogaya fayda sagliyor, hem aile birliginin onemini anlatiyor, hem de benim gibi yalniz olanlara bireysellikten cikip, uzun zaman once unuttugumuz dayanisma duygusunu hatirlatiyor. Kapitalizmin sonuna gelindi ve artik sosyal bir duzene gecilecegine inaniyorum. Zenginle fakirin arasindaki bu ucurum kapanacak diye umit ediyorum🙏🏻

  1. Ben son 4 senedir yurtfışında tek basima yasiyordum ve ozellikle kis aylarini zaten ise gitmek disinda ayni bu sekilde geciriyordum. Dolayisiyla zorlandigim bir konu yok cunku benim icin degisen pek bir sey olmadi. Sadece 24 sene sonra aileme kavusmusken, 1km otemde olmalarina ragmen, onlarla gorusememek, onlara sarilamamak beni cok zorluyor. Cunku geri donus sebebim tamamiyle ailemdi.
  2. Bu surecte hayatimda yaptigim degisiklikler sadece gunluk yasamla alakali. Zaten home office calisiyordum. Sporumu sitenin salonunda ve acik havada yapiyordum. Evde kalmamiz cagrisi yapildiginda hemen organize olup, ihtiyacim olan spor aletlerini edinip, evimde bir duzen kurdum ve duzenli spor yapmaya devam ediyorum.

Bu donemde sosyal hayatin eksikliginden faydalanip, sadece sosyal icici oldugum sigarayi biraktim. Bol bol kitap okuyup, meditasyon yapiyorum ve acikcasi gayet mutluyum. Sosyal medya ve goruntulu konusma aplikasyonlari da, arkadaslarimla ve ailemle hasret gidermeme yardimci oluyor.

E: benim en buyuk korkum koronaya yakalanmak, annemin yakalanmasi … kendimin boyle panik olacagini tahmin etmezdim….bundan daha buyugu ise ulkenin gidisati fakir fukara, o yuzden 10 tl de var ise paylaşmak.. birlik olma tedbir alma yardim etme zamani.. Rabbimin sinavlarindan biri insanlara ….bakalim ona layik olabilecekmiyiz. Evde yogurt yaptım, direncimi yukseltecek gidalar yiyiyorum. korona saniyorum kendimi, atesim cikti saniyorum ve belki 8 kere ates olcuyorum, sigarayi birakmadim, deli gibi twitter okuyup tv seyrediyorum, kirletiyorum iyice kendimi.

E: 1.Öncelikle tabii ki kişisel sağlık. Daha sonra ilk olarak ekonomik ve sistemsel problemler. Ancak bunun zamanla farklı bir eleminasyon sağlayacağını ve sıkıntılı bir dönem (süresini kestirmiyorum) sonunda olumlu etkileri olacağını (insanlık ve dünya adın) düşünüyorum. (Her şerde bir hayır vardır, her gecenin sonu sabaha bağlanır) aileden büyüklerin sağlıklarını eklemek isterim. Aslında kendi sağlığımızdan daha çok büyüklerden korkuyoruz. Bu en büyük ve korku bu süreçteki.

  1. Günlük hayatımız 4 yıl önce şehirden taşınmamızla birlikte değişmişti. Şu anda da dışarı çıkma aktivitesi dışında hayatımızda neredeyse hiç değişiklik olmadı diyebilirim. Yemekleri zaten benim tariflerimle yardımcımız yapıyordu. Artık o yok o nedenle ben yapıyorum 😊 Temizliği iş bölümü ile eşimle birlikte yapıyoruz. Bunun dışında hayatımız normal seyrinde devam ediyor. Tek fark dışarı çıkmıyoruz.
  1. Harcamalarımızı kısıtladık. Haftada bir toplu alışveriş yaptığımızdan daha temkinli ve ihtiyaca yönelik alışveriş yapıyoruz. Tutumlu olmaya daha çok dikkat ediyoruz. Bunun dışında çok bir değişiklik yaşamadık.

B: şubat ayı ortasında işimden ayrıldım ve kendime bir yol çizmeye başladım; çocuklarla alakalı bir şeyler yapmak istediğimi farkettim ve online yaratıcı drama eğitmenliği eğitimine başladım hatta yarın sınavım var. Bu arada bir kolej ile görüşmüştüm belgemi aldıktan hemen sonra çocuklara birkaç etkinlik yapacaktım kızımın sınıfına.  Sonra hayatımıza haberlerden izlediğimiz corona girdi. Eşim neyse ki yurtdışından dönmüştü; kızım evde ve eğitimleri online devam etmeye başladı; anneler evden çıkamamaya başladı; temizliğe gelen bayan gelememeye başladı; eşim zatürreden sabıkalı olduğundan biz dahil 4 ailenin alışverişi bana kaldı. Kısaca işten ayrıldıktan sonra planlarım sekteye uğradı, hayat yavaşladı sanki ama aynı zamanda yoğun endişe ve zaman zaman pik yapan korkular başladı. Küçük bir çocuk olduğu için oldukça özenli davranılması gereken bir ortamda kendimizce süreci yönetip yorumlamaya çalışıyoruz. Ilk başta hissedilen yoğun merak ve haber ilgisi psikolojilerimizin olumsuz etkilenmeye başlamasını hissetmemiz üzerine normal hayatımızda neler yapıyor isek o tarafa odak sağlamaya çalışma, arkadaşlarla online görüşmelerde corona artık bir yere kadar muhabbet konusu; herkeste bir kabullenmislik endişe hakim herkesin anlayışı farklı çalışıyor. Kısaca biraz subjektif biraz objektif olmaya çalışarak günler geçiyor. Evet etkilenmemek mümkün değil bu durumdan; ama nasıl yönettiğin tamamen sana kalmış; biz açıkçası  bizi çok çok olumsuz etkilemesine izin vermemeye uğraşıyoruz. Hayat biraz yavaşladı belki ama düzelecek , seneye bu vakitler başka problemler olacağını düşünüyorum özellikle güven konusunda.

Y: Şu dönemde bende en çok kaygı yaratan, yönetimlerin her türlü ahlaktan ve insanı değerlerden yoksunluğu. Yalnızca Türkiye değil, bir çok ülke…… “herd immunity” stratejisi ile salgını ilk başta yönetmeye çalışan  İngiltere, İtalya’ya yardım etmeyen Avrupa, Avrupa Birliği denilen birliğin, birlik denen kavram ve değerlerle yakından uzaktan alakasının olmayışı, yönetimlerin umarsızlığı, cahilliği, Orta Asya’da 21. yy’da bilimi, gerçekleri inkar edenler, yasaklama getirenler….Türkiye’de bu kadar real bir tehdit varken, hala siyasi oyunlar, menfaatler, çıkarlar…inanılmaz baskılar, manipülasyonlar. Birçok devletin yönetimindeki insanları bu kadar gerçek bir felaket bile etkilemiyor. Gücün zehirini akıtmaya devam ediyorlar. İnanılır gibi değil. İnsanoğlu olarak nasıl bu kadar yanlış sistemler kurduğumuzu düşünüyorum ve bunların nasıl değişebileceğini. Dünya düzeni gerçekten çok yanlış. İnsanlığın çoğunluğunun zararına ve yalnızca çok küçük azınlıkların refahını sağlamak için kurgulanmış…. Evet bunları biliyorduk zaten ancak bu kadar küresel çapta yaşanan çok temel, en kıymetli şey olan “ can” konusunda, en temel gereklilik olan sağlık alanında bunu bütün çıplaklığı ile bu kadar kısa zamanda görmek insanın kaldırabileceğinin çok ötesinde kocaman bir kaya gibi üzerine oturuyor.

(2) Bu anlamda kendi durumumuzu, sahip olduğumuz şartlardan dolayı çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Karı koca emekliyiz. Çalışmıyor olmak, işveren ya da işçi olmamak bu durumda gerçekten olağanüstü bir lüks. Kızımın okulu online eğitimi çok iyi düzenledi. Onun eğitimi olabilecek en iyi kalitede devam ediyor. Dolayısıyla hayat düzenimizde eksilen, olumsuz olarak değişen bir şey yok. Her şeyi paylaşan, beraber sorumlulukları üstelenen bir aile olarak bu yeni düzene gayet iyi adapte olduk.

(3) Tabi ki sosyalleşememenin ve mobilasyonun azalması sonucu kısıtlı aktivitelerle hayat geçiyor. Ev merkezli bir yaşamda, daha sakin tempolu günler yaşıyoruz. Daha çok okuyoruz, daha çok birlikte birşeyler yapıyoruz. Kendimize daha iyi bakıyoruz.Biz zaten doğayla birlikte, doğanın düzeninin farkında ve ona uyumlu yaşayan insanlardık. Şimdi diğer insanlarında da bunun farkına vardığına ve yaşam alışkanlıklarının değişebileceği umut ediyorum.

N: Ev kuşuyum, evde vakit geçirmeyi severim, çok zorlanmadım. Eczane ve market alışverişi dışında çıkmıyorum. İlaç kullandığım için hassas sınıftayım. Evde yeni bir düzen kurduk, 3 öğün yemek yapılması, sürekli çamaşır yıkanması gibi…Sevdiklerimle görüşememek zorlayıcı oluyor, herkesle kapıdan, balkondan haberleşiyorum. Ailece birlikte olmak çok güzel ancak evin içinde yalnız vakit geçirmek te gerekiyor, herkesin buna ihtiyacı var. İşlerimizi online yürütmeye gayret ediyoruz. Kızımız online eğitim görüyor. Uyum sağlamaya çalışıyoruz, teknolojiyi pek sevmiyorum ancak öğreniyorum, yapmak zorundayım. Ekstra efor sarf ediyorum, bu sebeple kendimi zihinsel olarak yorgun hissediyorum.

A: 1- nerden hissediyorum -sağlık!  sağlıklı ve kayıpsız geçer ise bu süreç sonrası yeni düzenin getirileriyle ve bizim buna bakışımızla şekillenecek diye düşünüyorum ( sağlıkta annemin hastalığının döngüsünü üstlenme kaygısı ve bu düşünce gelince düşünce ile çağırma kaygısı gibi karmaşık bir döngü) ben hastalanırsam kontrol benden gider korkusu. Ben sağlam olmalı onları korumalıyım duygusu  2- evdekiler ile sınır belirlemede zorlanıyorum . Kendimi hala herkese yetişmek ve mükemmel olmak zorunda hissediyorum . Pilim bitmeden yardım istemeyi beceremiyorum .  3- bireysellikten bütüne bakabilir olma adına adımlar atılması , sadece kendimizi değil kendimiz kadar karışımızdaki bireyleri ( canlıları ) düşünebilir olmak . En ilginç olanı haberlere kapılıp kaygıya yenilmezsem içimde değişime şahit olan bir nesil olduğumuz ve herşeyin gerçekten güzel olacağına dair bir inanç var . Şu süreçte gelecek olana hazırlanıyoruz bir kış uykusu ya da hazırlanma süreci gibi geliyor çoğu zaman bana . Kendimdeki değişim ev , hayat genel anlamda herşey adına sadeleşmeyi deneyimlemek , olmazsa olmazların şımarıklığından çıkmak ve sanırım kendime ve eşime daha fazla katlanabilir olmak

B: Biz ailece evde olmaktan mutluyuz , çocuklar öğlen 1-2 ye kadar uzaktan eğitimlerini alıyorlar , istediğimiz yemekleri yapıyoruz hep birlikte , sitede bisiklete biniyor veye yürüyüş yapıyoruz . Tavla, Yen’i, monopoly , okey oynuyoruz. Ben en çok aile büyüklerimizi düşünüyorum , ayrıca yüksek  tansiyonu olanlarımız var. Sağlık kaygıları dışında yönetimsel uygulamalarda hepimizin bildiği istismarları gördükçe diyorum ki   Hiç bir şey değişmeyecek, insanda ahlak , vicdan  olmadıkça bizde aynı işler, rüşvet, adam kayırma, yalakalık, din istismarı, beceriksizlik devam eder. Aynen şöyle hissediyorum ;

A: Biz özel sektörde ve evden çalışıyoruz. bulaşma konusunda sanki daha az tedirginim. Evdeyiz ve alış veriş sonrası dikkat etmeye çalışıyoruz. Ancak işlerin daha ne kadar böyle gidebileceğini düşünüyorum hep. İşimizin garantisinin olmayışı kaygısı. Özellikle eğitim fiyatları, çocuğumuz ile ilgili gelecek endişesi yaşamamıza sebep oluyor.Bu dönemde hepimize sağlık ve sabır diliyorum. Herşey öyle böyle aşılır tabi. Huzurlu ortamlar diliyorum.

Ç: Gelecek kaygısını biraz daha fazla yaşıyorum. Bir çay ocagimiz ve bir de lokal cafesi işletiyorduk. Her ikisi de kapandi. Ne ilacak nasıl olacak bilmiyorum. Aslinda başta bu kadar endişem yoktu. Ama sonunu gorememek ne zaman bitecegini bilememek beni korkutuyor. Bir endişem de oğlumla. 8 yaşında. İçinde kendi dunyasinda ne yasiyor pek bilemiyorum. Korkuyorum diyor kafasını camdan bile çıkarmıyor. Uyku düzeni değişti. yalnız yatmak istemiyor. Ve her sabah içinde korona olan rüya dinliyorum. Allah cocuklarimizi bizsiz bırakmasın. Bunu dışında kendimle ilgili hiçbir şeye vakit bulamıyorum temizlik, yemek, uzaktan eğitim, oyun saati derken, eline kitap alamayan mutsuzlardan biri de benim. Tıpkı sizler gibi bayanlar. Ama eşi işe gidenler pek şanslı. Biz evde hepimiz birbirimize çarpiyoruz. Günümüz günümüze uymuyor.

M: ben salıya kadar 15 gün iyi idare ettim ama sonrasında nasıl edeceğim diye sıkıntılara girdim . Fakat dün yakın çevremden bir iki haber alınca akşam bir toparladım bugün yeni bir güne başlamaya karar verdim . Şimdi benim en büyük korkum taşıyıcı olmak , eşim işe gidip geliyor , eve  gelince strese giriyorum ,alışverişe gidiyordum onu da bıraktım. Şu an ekonomik kaygım yok , şanslı buluyorum kendimi , başımın üstünde evim var , yemeğim , elektriğim , suyum var diye düşünüyorum ve şu an  paylaşmaktan yanayım , kardeşimde , eşimde şu an eleman azalttılar , herkesin maaşları ödenecek ama bu da nereye kadar bilemem. Eğitim , oğlum bu sene lise hazırlık , şimdilik iyi gidiyor ama benim için arka planda kalıyor , çünkü benim için sadece ruh ve beden sağlığı önemli. Günlük hayatta en çok devamlı temizlik  yapmak isteği beni yoruyor , takıntıya dönecek diye çok korkuyorum . Hissiyatım , kaygılıyım , umutluyum , yeni bir düzen olacak bunu biliyorum ve kendimi hazırlamaya çalışıyorum . Bu süreç bana sadece temizlik ustalığı , deterjan uzmanlığı ve gurmelik kattı . Haftada iki gün tiyatro kursum vardı , iki gün de ezber çalışıyordum , daha çok okuyordum , şu ana dek bir kitap almadım elime , konsantre olamıyorum . Kıssadan hisse , domino etkisi , herkes , herşey birbirinden etkilenecek , hakkımızda hayırlısı olsun , eksilmeden bitirelim bu süreci.

B: bu hastalıkla sevdiklerimi kaybetme korkusu tavan yaptı. Annem izmir de tek, ona bir şey olursa? Eşim sigara içiyor hala!!! Ve işe gidip geliyor. Kızım 6 yaşında. Evde her şey steril olsun çabası, sürekli temizlik, akşam işten gelem eşim hastalandı mı korkusu.

Evde travma yaratmadan bu çocuk nasıl büyüyecek, daralması, 7 gününü dışarıda aktif geçirirken evde sürekli aynı sorular, gidemez miyiz, yapamaz mıyız. Sürekli sağlıklı beslenmeleri için yemek yemek, yemek yapmak,  kahvemi bile sakince içememek, kitap bir sayfa bile okumamış olmak, Tek korkum kızımın tek kalması, eşimi kaybetmek, annemi kaybetmek, sürekli kabus görmek,

Ve yine hiç bir şey yokmuş, her şey yolundaymış  gibi rol yapmak… süreç rol yapmak üzerine. 17 yaşından beri sigara içen bir arkadaşım sigarayı bıraktı, bu virüs beni korkuttu diyerek.

O: Ben bir anne olarak kaygılanıyorum en çok, çocuklara evde kim bakar?? Eşim de çalışıyor, annemler İstanbul’da ve zaten 65 yaş üzeri vs. Ben de bunalma sıkıntı vs yok henüz, sitede oturuyoruz, çocuklar bahçede oynayabiliyor, iş yapmayı artık terapi gibi görmeye çalışıyorum… bir de çok yakın zamana kadar yoğun bir işim vardı, evde yatılı bakıcımız, mutfak vs bana çok uzaktı… bu olay da bana güzel bir eğitim, eksik yanlarım tamamlanıyormuş gibi… Çoğu insanın aksine eskiden daha çok kitap okurken, şimdi elime alamıyorum bir türlü, hop sabah olmuş hop akşam…

Adını bilemedim bu hissin, ev eskisi gibi temiz olsun, çocuklar dersinden eksik kalmasın, yani herşeye yetişmeye çalışmak, düzen bozulmasın, eğer bir şey aksarsa görevimi tam yapmamış gibi hissetmek vs. Benim de ben bu kadar dikkat ederken mesela metinin işe gidip izolasyonu altüst etmesi deli ediyor, ama yapacak birşey yok , bir sürü ailenin ekmek parası gelmek zorunda, gittiği yere kadar

K: 1. Sosyal hayattan ve güzel insanlardan mahrum kalma ve mecburi evde kalma durumu nedeniyle ciddi bir sıkkınlık hali yani gidip geliyor tabi her gün sıkılmıyoruz çok şükür halimize insanlar neler yaşıyor ama bir anda hayatımız değişti  2.İşe de ciddi etkisi oldu muhakkak gerçi o da şu anda mevcut duruma göre fena gitmiyor ama kafamda bu durum ne kadar devam edecek ve benim şirketime bu süreç nasıl etki edecek kaygısı var. Toparlamak gerekirse his olarak 1. Sıkılma 2.Kaygı hali

B: İşimiz gereği hergün düzenli işe gitmek durumundayız ve de günde minumum 20 hasta ile muhatap oluyoruz. Eşimle en Büyük korkumuz oğlumun annesiz ve babasız büyüme ihtimali. Hem psikolojik hem de eğitim anlamında çöküş demek onun içinde çünkü Almanya’da başka yakınımız yok. Türkiye’de ise uyum sorunu üstüne .Eğitim konusunda çocukların hayatından bir süre eğitimin kalmasını önemsenecek bir şey olarak görmüyorum, kaliteli öz eğitim ile açıklar kapanır.

İkinci önemli konu iş, sorumlu olduğun kişilere karşı (çalışanlar ) ödevlerimiz var , herkesin ailesi var , ne kadar işsizlik maaşı olsa da , İkinci önemli konu iş, sorumlu olduğun kişilere karşı (çalışanlar ) ödevlerimiz var , herkesin ailesi var , ne kadar işsizlik maaşı olsa da ..

Sevenlerimize bir şey olması durumunda , onların yanında olamamak , uzakta olmak çok sinir bozucu. Evde oturmak şu ara iyi bile geldi evde yapılacak. iteledim bir çok şey vardı. Problemlerden biri canım ellerim yıkamaktan ve de dezenfektandan yıprandı.

S: 1) ailemden birini kaybetmek & birde dunyanin eski haline gelememesi ozgurce istedigin yere gidememek  2) asiri is yuku ve bunun yarattigi stres. Birde bu stres bagisikligimi dusuruyor mu endişesi  3) full evde olmama ragmen yorgun hissediyorum , kafam hep dolu . Sigarayi birakmaya calisiyorum. Bu da olumlu tarafi .Vitamin almaya basladim duzenli .. telefonda aile ve arkadaslarla daha sık konuşmaya başladım

S: 1-biz kendi tedbirimizi alıyoruz, sorumluluğumuzu bilip, kurallara uyuyor, sağlığımıza dikkat edip, hastaneleri boşu boşuna meşgul etmeden hayata devam etmeye çalışıyoruz. Tehdit olarak tedbir almayan insanları düşünüyoruz, hiç salgın yokmuşcasına hayatına devam edenleri tehdit olarak görüyoruz. 2- aşırı iş yükü, belirsizliği yönetmek:) 3-ailece daha çok birbirimize kenetlendik, yavaşladık, daha az insan sokaklarda, trafik çok az ve sokaklar sessiz, bunlar bize iyi geldi:) Daha çok hayata dair düşünme fırsatını buluyoruz…

B: 1. Covid-19’a karşı en buyuk endişe sevdiklerimiz için oluyor. Zaten kimseyle temas kurmuyor, dışarı çıkmıyor her duruma dikkat ediyoruz sadece alışveriş endişelendiriyor. En iyi şekilde tedbirlerimizle çözüyoruz.

  1. Benim hayatım yaşadığım sağlık problemi sebebiyle ( solunum cihazıyla yaşadığım için) 2 yıldır evde geçtiğinden açıkçası bu süreçte çok çok zorlandığımız bir konu yok. Zamanla her şey rayına oturuyor ve hayatınızı bu uyuma sağlamak zorunda kalıyorsunuz.

Bu süreçte en zorlandığımız konu sevdiklerimizi görememek,  onlar için endiselenmek, sahile bile cikamamak ve zaten kendim de çok riskli grupta olduğumdan mecburen almak zorunda olduğumuz illa ki alışveriş gibi durumlara bile kontrollü şekilde yaklaşmak zorunda olmak ve sürekli daha da hijyenik daha da dikkatli olmaya çalışmak. Çok riskli grupta olmak sizi daha paranoyak hale getirebilir. Biz de yeterince dikkat etmeye çalıştığımızdan bu süreci kontrollü atlatmaya uğraşıyoruz. Kendinizi doğru izole ettiğiniz de aslında zamanla o kadar da korkacak bir şeyin olmadığını farkediyorsunuz ki benim hayatım zaten normal bir dışarı çıkarken bile enfeksiyona karşı tüm önlemleri alıp gittiğim yerden kullandığım şeylere kadar  dezenfekte olmasına dikkat ettiğimizden bu sürece çok alışığız.

  1. Günlük hayatımda sadece daha tedbirli olmak haricinde pek bir şey değişmedi. Benim gbi bağışıklık sistemi zayıf ve enfeksiyon riski taşıyan her insan zaten şuan dünyanın yaşadığı sıkıntıları yaşıyordu. Hayat herkese bu süreci bu kadar ağır bir şekilde öğrettiği için aslında üzgünüm.

Lakin yine de herkes hayatta ki asıl değerleri öğrenmeye başladığı için bu süreçte benim gbi insanların neler yaşadığıni biraz olsun anlamaya başlayan insanların empati yapmayi öğrendiklerine dair aldığım mesajlar mutlu ediyor diyebilirim.

Ben de yaşadığım riske karşı daha olumlu yaklaşmaya çalışarak çevreme arkadaşlarıma yaşadıklarımi anlatarak onların daha rahat atlatmalari için uğraşırken aslında mutlu olduğumu farkettim destek olmak, karşınızdakini anlayarak onun için durumu daha kabullenir hale getirmek çok güzel bir duygu. Mesela bir arkadaşımla telefonumuzda ki haber uygulamalarini sildik bugün ne olmuş kim ne tedbir almis hangi ülkede kaç kişi ölmüş kaç kişi hastane de ne kadar insan enfekte dakika başı son dakika haberleri olarak yukarıdan gelen bildirimleri görmemek daha iyi hissettiriyor. Çünkü sürekli sosyal medya da televizyonlar da her kanal sadece önlemler gelişme sonuç içeren sürekli tekrar haberler izlemek daha çok endişeye sürüklüyor özellikle riskli gruplar da panik atak krizlerine kadar gidebiliyor. Instagram’da ki butun bildirimleri de kapattık bu sayede surekli girme isteği uyandirmiyor ve covid 19 paylaşımları görmüyoruz ve ben bunları yaptigimdan beri daha stressiz yaşıyorum.

K: 1. covid-19 en çok sevdiklerimiz için endişelendiriyor.

Ve her gün olmasa da tabi kide yapmak zorunda olduğum alışveriş. Onu da sık değiştirilen eldiven ve maske. Alınan ürünleri havalandırma ve paketli ürünleri dezenfekte etme diğerlerini de yıkama işlemiyle halledip elleri de doğru şekilde yıkayarak olabildiğince doğru yönetmeye çalışıyorum.

  1. Kızımın yaşadığı sıkıntıları nedeniyle bizim hayatımız her yönden rutin gidiyor. Bu süreç bizi daha tedbirli olmak haricinde zorlamıyor. Zaten 2 yıldır biz bunları aşmaya hayatımızı yaşadığımız zorluklara rağmen daha olumlu daha keyifli devam ettirmeye çalışıyoruz. Her gün ne yapıyorsak aynısı. Kızımın sağlığı için rahat etmesi kendini daha iyi hissetmesi için yapılması gerekenleri yapıyor daha stressiz atlatmaya çalışıyorum. Başta biraz panik yapsakta izole olan hayatımız biraz daha izole diyebilirim. Tek bir konu bugünü daha nasıl verimli geçirsek neler yapsak diye düşünmek zorluyor.
  2. Hayatımda değiştirdiğim tek şey medikal anlamda bu süreci daha dogru nasıl sağlayabilirim ? Acil bir durumda ne yapabiliriz ? Gibi sağlık önlemleri oldu. Diğer bir değişimde artık kızımın sürekli covid -19 ile ilgili gece gündüz devam eden haberleri programlari hayatımızdan çıkarmak oldu.

Kızımla bizim için ne zaman geçeceği belli olmayan bu sağlık sürecinde aslında sizi anlıyoruz diyen insanların biz şimdi anlıyoruz sizi demeye başlamaları aslında anlatamadigimiz hissettirmek istemediğimiz duyguları kendilerinin anlıyor olmalari ve bunun üzerine konuşuyor olmak güzel. Aslinda insanlık için çok zor bir süreç olsa da biz artık alıştığımızdan zaten şunu da yapamiyorduk zaten soğuk dışarı cikamiyorduk işte biz zaten sahile çıkmak için bile yaz ayını bekliyorduk gibi olumlamalar yaparak rahat geçiriyoruz. Evimize normal zamanda da kalabalık kabul edemiyor, sevdiklerimiz geldiğinde sürekli temas edemiyorduk…Bu sureci rahat geçiriyor olmak güzel.

Ö: ilk oldugu andan itibaren beni dusunduren tabi ki ailem ve sevdiklerimi kaybetme korkusu oldu… ama daha once tam hayatimin pick noktasinda 33 yasimda hayat arkadasimi kaybetmis bi insan olarak dusundugum zaman, kaybetmenin o kadar da korkunc olmadigini farkediyorum., yikilmadim ayaktayim ☺ bu duygu daha once de gelmisti, ilk defa bunla beraber gelmedi aslinda… kendimle alakali hic bi suphem olmadi, cunku ölümden hic korkmayan bi insanim (acili ve izdirap cekecek sekilde olmadigi taktirde tabi ki) ölümden sonraki hayatin buradan daha iyi oldugunu deneyimlerim kaynakli birebir biliyorum… bi de zaten ölümün insanoglunun zannettigi sekilde olmadigini ve aslinda sadece boyut degistigini de bildigimden ölümden hic korkum yok, gidene kolay, kalana zor… sonuc olarak ilk duydugumdaki endisem birkac gun sonra mantikli dusundugum zaman gecti…  cunku zaten basimiza gelmis bi kere, bunu kabullenmekten baska caremiz yok! gelecegi dusunup endiselendikce elime ne geciyo? kendimi yipratan sinir bozuklugundan baska hic bisey… e o zmn bunu kabullenirsem enjoy etme kismina geciyorum, nedir bu? evdeyken ne yapabilirim? cooookkkk uzun zamandir hep istedigim kendime daha fazla vakit ayirmak, kendimi dinlemek, nefes/meditasyon gibi egzersizler yapmak vs vs…. bi de uzuuunnn zamandir sigarayi birakmak istiodum, e bundan daha iyi firsat olabilir mi? aslinda uzun zamandir yapmak istedigim seyler onume patir patir dustu bu olayla 😊 kendimi sigarayi birakmis ve kendimle cok daha ilgileniyor sekilde buldum, bu yuzden cokkk mutluyum… 🙏  kendimi ve cevremi koruma altina alan ve hergun tesekkur eden bi insanim (coookkk uzun zamandir) benim dualarim bu sekilde… onun da ne kadar dogru olmus oldugunu gordum. daha da sukrediyorum suanda… uzun zamandir bagisiklik sistemimi duzeltmeye calisiyorum, e bi baktim onu da ztn iyi ki yapiyomusum, aslinda ben buna hazirlaniyomusum kendimi caktirmadan… olaylar olduktan snr hep bunu goruyorum, kendimi hep hazirliyomusum basima geleceklere… aslinda biliyoruz ya herseyi… bi bakiyorum ztn hep hazirliktayim 😄

herkes gibi ekonomiyi ve isimizi de dusundum tabi ki, bitek bizim diil dunyanin problemi bu, bi sekilde cozulecek o da, dunyaca bu durumdayiz.

cocuklugumdan beri savundugum ve babama sordugum karinca hikayem vardir… babama derdim ki “karincalar bu kadar kucuk, bizi hic farkinda bile diiller, belki onlarin uzerine basip onlari oldurmemiz onlarin kendi caplarindaki trafik kazalari… bizim de aklimiz yetmiyo ve biz de belki karincalar gibiyiz ve bilemedigimiz bizden yuce birseyler var bizi yoneten…“ bunu hep babama sorardim cocuklugumdan beri, e noldu simdi? komplo teorileri vsler cikti piyasaya, bi baktim ki cocuklugumdan beri kendimce savundugum ve kafamdaki soru isaretlerim onaylaniyo yine teker teker 🧐

beni bu surecte en cokk zorlayan sey marketten gelen sebze meyve ve aldiklarimizi temizleme ve onun stresi oldu 😄 tam torbayi tutuyorum, elimi farketmeden yuzume goturuyorum, fato kiyameti kopariyo “elinin yuzunde ne isi var? elleme yuzunu” diye… kasinmayan heryerimin kasinasi tutuyo o sirada … ulan biz elimiz dursa gotumuz durmayan bi tipiz, alisik degiliz, valla beni en cok market temizligi zorladi, ev temizligi fln hikaye bnm icin… yok torbayi disarda 1 gun beklet, yok aldigin torbayi cope at, aman elinle baska yeri elliyim deme, git devamli ellerin kirec olana kadar yika, onu tuttum buna mi bulasti, bunu tuttum ona mi bulasti? ben en cok bunda zorlandim valla ne diyim? haaaa bi de anneme laf anlatmaya calismakta zorlandim. “seni opmememiz lzm” diyorum, annemden evlatlarim beni opmezse affetmem olene kadarlar, kusmeler vs. “opme kimseyi sakin” dedikce garsonlara kadar gozumun onunde opmeler, isyanlar, kabul etmemeler vs vs 🤯 sacimi basimi nasil yoldugumu tahmin ediyosundur hrld…

milletin simarikca “offf cokkk sikildim, offf dayanamiyorumlarina” agzim acik bakiyorum, cunku sen evinde tv karsisinda, bi elinde kumanda, diger elinde tel ile otururken digerleri hastane koridorlarinda bogularak ölüyo, iste beni en cok sasirtan ve uzen insanlarin bu haldeyken bile hala “offff bunaldim” diye insatgrama büzük dudakli selfie fotolari koymasi ve hala mesafemi koruyorum diyerek evinde  10 gun oturamadan milletle sosyallesiyo olmasi….valla sonu ne olur bilmiyorum ama hicbiseyin artik eskisi gibi olmayacagini cok iyi biliyorum. insallah herkes kendine bundan biseyler cikartir da butun bu cekilenler bi ise yarar… hersey olmasi gerektigi gibi oluyor.

T: Kendim için endişelenmiyorum, çocuğum ve yaşlı büyüklerimizin zarar görmesi ve benim onlara bulaştırma korkum var. En ufak bir öksürük aksırıkta tedirgin oluyorum.

İşimi arazide takip edebiliyorum, hapis kalmadım, ncak yalnızlaştık, zaruri görüşmeler yapıyorum. Ailemle ilişkilerim daha iyi oldu, günde 3 kez arar oldum.

Medyayı az takip ediyorum, netflix açıyorum, dışarıdan gelir gelmez soyunup duşa giriyorum, evin içine öyle geçiyorum.

 

Bu yazı Covid-19, Psikoloji / Psychology içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

1 Response to Corona ile temas

  1. Geri bildirim: Boş Sandalye Tekniği | Kika's world

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.