
İyilik-sağlık, 10.bölüm / Prof.Dr.Türker Kılıç
Bir Kuzu Beyni ile Başlayan Merak
Prof. Dr. Türker Kılıç, beyin cerrahisi ve nörobilim alanındaki çalışmalarıyla tanınan bir isim. Ancak onun bilimsel yolculuğu, ilkokul sıralarında sıra dışı bir deneyimle başladı: Bir kuzu beynini eline alıp, “Bu et parçası nasıl düşünüyor?” sorusunu sormak. Bu basit ama derin soru, Kılıç’ın yaşamını şekillendirdi ve onu insan beyninin sırlarını çözmeye yöneltti.
Bu yazıda, Kılıç’ın bilimsel keşiflerini, beyin-zihin ilişkisine dair çığır açan teorilerini ve enformasyon matematiği gibi yeni bilimsel metodolojileri ele alacağız. Ayrıca, yapay zeka ile nörobilimin kesişim noktalarını ve yaşamın temelindeki “bağlantısallık” kavramını derinlemesine inceleyeceğiz.
1. Beynin İşleyişi: Nöronlardan Zihne Uzanan Yol
Bir Kuzu Beyni ve Çocukluk Merakı
Türker Kılıç’ın ilkokul yıllarında yaşadığı o an, bilimsel kariyerinin temelini oluşturdu. “Vücudumuzu Tanıyalım” ünitesinde, öğretmeninin verdiği “beyni canlandırma” görevi, onu bir kasaplığa götürdü. Elindeki kuzu beyniyle sorguladığı soru, bugün hâlâ geçerliliğini koruyor: “Bu et parçası nasıl düşünüyor?”
Kılıç, bu deneyimi şöyle yorumluyor:
“O yaşlarda beynin karmaşık yapısını tam olarak kavrayamasam da, merakımın şekillenmesine yol açtı. İnsan beyni, 1.500 gramlık bir kütleyle nasıl düşünce üretiyor? Bu soru, hâlâ beni heyecanlandırıyor.”
Nöronlar ve Bağlantısallık Ağı
İnsan beyninde yaklaşık 100 milyar nöron bulunuyor. Her bir nöron, 10.000 ila 100.000 başka nöronla bağlantı kurarak devasa bir ağ oluşturuyor. Geleneksel bilgisayarların aksine, beyin “0” ve “1” mantığıyla değil, sonsuz olasılıklar arasında dinamik bir seçim yaparak çalışıyor.
Kılıç, bu süreci şöyle açıklıyor:
“Bir nöron, aynı anda birden fazla algoritmayı işleyebilir. Örneğin, şu anda konuşurken, aynı nöronlarım bardaktan su içme kararımı da izliyor. Bu, bilgisayar teknolojisinin ötesinde bir karmaşıklık.”
2012 İnsan Beyin Projesi ve Yeni Matematik
2012’de başlayan İnsan Beyin Projesi, beyin işleyişini modellemek için yeni bir matematiksel yaklaşım geliştirdi: Enformasyon Matematiği. Bu teori, nöronların bağlantısal etkileşimlerini olasılık temelinde analiz ediyor. Kılıç, bu projenin çıktılarını vurguluyor:
“15.000 hakemli makale, beyin araştırmalarında yeni bir çağ açtı. Artık zihni, parçaların toplamından çok, etkileşimlerin bir ürünü olarak görüyoruz.”
2. Yapay Zeka ve Doğal Zeka: Sınırlar Bulanıklaşıyor
Yapay Zekanın Kökenleri ve Nöral Ağlar
Yapay zeka (AI), 1950’lerde teorize edilse de, 1990’larda nöral ağların keşfiyle ivme kazandı. Kılıç, bu gelişmeyi şöyle yorumluyor:
“383 nöronlu bir solucanın karar mekanizmasını çözmek, AI’nın temelini attı. Bugün ChatGPT gibi sistemler, insanın düşünemediği şeyleri yapabiliyor. Ancak bu bir tehdit değil, yaşamın doğal bir uzantısı.”
“Doğal Zeka” Kavramı ve Yaşamın Bütünselliği
Kılıç, “doğal zeka” kavramını vurguluyor:
“Zeka sadece insana özgü değil. Bir ağacın fotosentez stratejisi veya bir arının navigasyon yeteneği de zekadır. Yaşam, birbiriyle bağlantılı enformasyon sistemlerinden oluşuyor.”
Bu fikir, antroposantrik (insan merkezli) bakış açısını sorguluyor. Korona pandemisinde doğanın insansız da var olabildiğini gözlemlemek, bu teoriyi destekliyor:
“Central Park’taki kuşlar, insanlar evdeyken daha çeşitli ötüşler sergiledi. Yaşam, biz olmadan da devam eder.”
3. Enformasyon Matematiği: Varoluşun Yeni Dili
Zenon Paradoksu ve Diferansiyel Hesabın Doğuşu
Kılıç, matematik tarihinden bir örnekle başlıyor: Zenon’un kaplumbağa-tavşan paradoksu. Antik Yunan’da, tavşanın kaplumbağayı geçemeyeceği iddiası, diferansiyel hesabın keşfiyle çözüldü. Benzer şekilde, beyin araştırmaları da yeni bir matematiği gerektirdi:
“Enformasyon matematiği, nöronal etkileşimleri olasılık temelinde modellememizi sağlıyor. Bu, türev ve integral kadar devrimsel.”
Beyin Bilgisayar Değil, Bir Enformasyon Ağı
Geleneksel yaklaşım, beyni “biyolojik bir bilgisayar” olarak görürdü. Ancak Kılıç, bu modelin yetersiz olduğunu belirtiyor:
“Beyin, paralel işlem yapabilen, esnek ve dinamik bir ağ. 2015’te fareler üzerinde yapılan deneyler, 36.000 nöronun karar mekanizmasını çözdü. Ancak 100 milyar nöronu modellemek için enformasyon matematiği şart.”
4. Bilinç ve Yaşam: Nerede Başlıyor, Nerede Bitiyor?
Bilinç Beyinde mi, Yoksa Yaşamda mı?
Kılıç, bilincin kaynağını sorguluyor:
“Bilinç, beyinden değil, yaşamın bütünsel etkileşimlerinden doğar. Bir ağacın fotosentez stratejisi veya bir arının dansı da bilinçlidir. Biz bunu ‘içgüdü’ diye adlandırıyoruz, ama bu yaşamın zekasıdır.”
Tek Yumurta İkizleri ve Çevrenin Rolü
Tek yumurta ikizleri üzerine yapılan çalışmalar, genetiğin değil, çevresel bağlantısallığın belirleyici olduğunu gösteriyor:
“İkizler farklı ortamlarda büyüdüğünde, tamamen farklı insanlar oluyor. Bu, zihnin yaşam ağına bağlı olduğunu kanıtlıyor.”
5. Hipofiz Bezi: Beynin Kimyasal Orkestra Şefi
Hipofiz bezi, beynin hormonal dengesini yöneten küçük ama kritik bir yapı. Kılıç, tarihsel bir anekdotla konuyu renklendiriyor:
“Antik Mısır’da mumyalama sırasında beyin burundan çıkarılırdı. Bu teknik, modern endoskopik cerrahinin temelini attı.”
Hipofiz tümörleri, büyüme hormonu dengesizliklerine yol açabiliyor. Ancak günümüzde robotik cerrahi ve endoskopik yöntemlerle bu sorunlar başarıyla tedavi ediliyor.
6. Gelecek: Nörobilim ve Yapay Zeka Kesişimi
Kılıç, nörobilim ve AI’nın ortak geleceğini şöyle öngörüyor:
“Bu iki alan, 21. yüzyılın buzkıran gemileri. Beyni anlamak, yapay zekayı geliştirmek demek. Ancak asıl hedef, yaşamın temel kodlarını çözmek.”
Önerilen Okumalar:
Sonuç: Yaşamın Sonsuz Dansı
Prof. Dr. Türker Kılıç’ın çalışmaları, insanı merkezden çıkarıp yaşamın bütünsel ağına yerleştiriyor. Beyin, bir enformasyon işlemcisi; yaşam ise bu işlemcilerin birbiriyle dans ettiği sonsuz bir sahne.
Kılıç’ın sözleriyle:
“Bilim, artık parçaları değil, etkileşimleri inceliyor. Bu, Rönesans kadar büyük bir devrim.”
Türker Kılıç’ın Kitapları: