Dinleyici sorusu: Ruhsal hastalıkların amacı nedir? Bilinçten uzak bu durumların sistemdeki rolü nedir?
Eckhart Tolle: Birileri ve sanırım ben herşeyin yeri vardır diye birşey söylemiş olmam gerekiyor. Daha geniş bir perspektiften dünyamıza bakarsak, farklı derecelerdeki ruhsal hastalıklar; akut derece, normal derece yani insanların içinde bulunduğu ruhsal hastalıklar farkındalığı engelleyen durumlar, mesela acı çekme…acı çekmenin ne amacı olabilir? 20. yüzyılda 170 milyona yakın insan öldürüldü, bunun ne amacı olabilir diye de kendinize sorabilirsiniz. Çocuklar kazalarda veya hastalıktan ölmektedir, bunlar farkındalığı engellemektedir. Çok zor koşullar içinde kalmış insanlar bulunmaktadır, dünyanın birçok bölgesinde kölevari koşullarda yaşayan insanlar hala bulunmaktadır.
En büyük yanılgıyı çevremizde yaşayan insan veya hayvanlara bakıp onların kendi hayatları varmış gibi algılamakla yaşarız. Tüm insanlar ve varlıklar tek bir hayatın ifade edilmiş şekilleridir. Siz veya içinizdeki bilinç kendini farklı bir formda ifade eden benim içimdeki bilinçtir.
Dünyamızda birçok şeyler olmaktadır, bilinç kendini çeşitli formlarla hayata geçerek ifade etmektedir ama her zaman ortak bir bilinç vardır. Bu bilinç durmadan milyarlarca hayat üretir, ancak insan beyni “bu benim hayatım” diye düşünür, hayır bu hayatın kendisidir. Bu sizin bilincinizdeğildir, bu tek bilinçtir.
Milyonlarca insanın öldürülmesi elbette korkunçtur. Daha derin bir seviyeye inerseniz bir sebeple birşeylerin su yüzüne çıkmakta olduğunu ve bazı noktalardan tıkanmış olduğunu görürsünüz. Bunları bireysel konularda göremezsiniz. Ancak totale baktığınız zaman bilincin yüzeye çıkmak için yollar aradığını ve her yerde engeller bulduğunu görürsünüz.
Peki bazı insanların daha fazla engel ile karşılaşması adaletsiz değil midir diye sorabilirsiniz. Ancak insanın özünde ortak bilinç vardır.
Ruhsal hastalıklarda yüzeye çıkmaya çalışan bilincin yanlış birşeyler gittiğini veya o bilinç halinin henüz tanınmadığını söyleyebilirim. Mesela Hindistan’da aziz veya üstat mertebesine erişmiş kişiler batıda akıl hastanelerine konabilir, çünkü batı henüz o bilinç seviyesini tanımamaktadır. Tüm ruhsal hastalıkların yanlış algılandığından bahsetmiyorum tabii. Ancak sonuç olarak herşey uyanışın bir parçasıdır. Peki bunları nereden biliyorum? Kendi hayatınıza bakarsınız, dolu, rahat, farkındalıkla dolu bir hayat yaşayabilmeniz için gerekenlerin önünü kapatan içinizdeki engeller aslında sizleri bilinçlenmeye götüren araçlardır aynı zamanda. Bütün acılar ve engeller uyanışın gerçekleşmesi içindir. İnsanlığın birçok farklı formda acı çekmesi aynı zamanda uyanış için bir gerekliliktir. Ancak karşımızda gördüğümüz bireyin kendi kimliği değil, totalin bireyde kendini farklı biçimde ifade etmesidir. Mesela kanal tıkalı ise o kişiyi acı çekerken algılarız ki tabii bir boyutta doğrudur da ve siz de yardım edersiniz, bu da sürecin gereğidir.
Fakat “kendiniz” olma hissi bir illuzyondur, çünkü kim olduğunuz zamansızdır ve kişiyi aşar.
Biliyorum ki hayatındaki engeller ile karşılaşmamış olsaydım bugün burada oturuyor olmazdım. Aynı durum sizin için de geçerli.
Kısaca bilincin doğması karşısındaki engeller bilincin doğmasının parçasıdır, tek bir hayat vardır ve bu da özgürleştirici bir şeydir. Şu anda ölürsem birşey kaybolmaz, siz ölürseniz yine birşey kaybolmaz. Doğumda acı vardır, yeni bir hayat doğarken acı çekilir. Milyonlarca insanın öldürülmesi de acı vericidir ve bilinçlenmenin bir parçasıdır.