Günümüzün en büyük sorunlarından birisi haline gelmiş hayvan işkencesi aldı başını gidiyor. Basında hergün okuduğumuz katliamlar, işkence ve tecavüz ile hayvan öldürmeler, kötü koşullarda yetişen kesimlik hayvanlar, her Kurban bayramında görmek zorunda kaldığımız Kur’an-ı Kerim’de tarif edilen usule ters düşen kesimler,tüfekle sokak hayvanlarının öldürülmesi, iş için kullanılan hayvanların zor ve uzun saatlerle çalıştırılmaları, pet-shoplarda kötü koşullarda sergilenen hastalıklı hayvanlar, soğukta aç bırakılan veya donmaya bırakılan hayvanlar, ormanlara terk edilen binlerce köpek, sorun yaratan,beslenemeyen, bakılamayan, sokağa atılmış hayvanların topluca belediyeler tarafından katledilerek sorunların çözülmeye çalışılması artık doğaya ve yaşam hakkına saygısızlığın had safhaları…
Hayvan hakları kanunundaki eksikler, kanunların yeterince uygulanmaması, caydırıcı maddeler konulmaması, işkence ve ölümlere verilen komik para cezaları insanların hala rahatlıkla başka bir canlıyı gözünü kırpmadan öldürmesine veya işkence edip sakat bırakmasına sebebiyet vermekte.
Hayvanları katledenlerin ve işkence edenlerin aslında topluma birer tehdit unsuru olan bireyler olduğu da bir gerçek.
Bu konudaki bir araştırmanın çevirisini (http://www.pet-abuse.com/pages/abuse_connection.php) burada paylaşmak istiyorum:
1997 senesinde Massachusetts Society for the Prevention of Cruelty to Animals (SPCA) ve Northeastern Universitesi tarafından gerçekleştirilen araştırma raporunda hayvanlara işkence etmiş kişilerin normal insanlara göre 5 kat daha fazla insana karşı ağır ve saldırgan şuçlar işleme kapasitesi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Son 25 senede psikoloji, sosyoloji ve kriminoloji araştırmalarında saldırgan suçlar işlemiş kişilerin çocukluklarında veya yetişkinlik süreçlerinde aralıklarla veya sürekli hayvan işkencesi olaylarına karıştıkları gözlemlenmiştir.
FBI’ın 1970lerden itibaren izledikleri suç olaylarında seri katillerin çoğunun geçmişinde hayvan ve çocuk işkencesine rastlanmıştır.
Hayvana işkence eden kişi savunmasız bir varlığa karşı güç, çoşku ve bütünlük hisseder. Aynı psikolojik durum insan tecavüzlerinde de görülmektedir. Aynı psikoloji çocuklara işkence edenlerde de görülmektedir.Burada hayvan işkencesi ile insan işkencesi arasında çok ince bir çizgi vardır. Hayvana işkence eden bu işkenceyi sürdürmeyebilir ya da bir insana da işkence edebilir, tecavüz edebilir, ciddi fiziksel veya ruhsal zararlar verebilir.
Hayvana işkence hafife alınamayacak kadar önemli bir uyarıdır. Psikolojik sorunların işaretçisi ve daha ağır suçlara giden yolun başlangıcıdır.
American Society for the Prevention of Cruelty to Animals kurumunun yöneticisi Dr.Randall Lockwood, hayvana işkence eden bir çocuk evde gördüğü veya şahit olduğu zulmü direkt olarak dışa vuran bir bireydir yorumunu getirmiştir. Evinde gördüğü şiddeti ilk olarak kendi hayvanına yansıtır.
Hayvan işkencesi direkt olarak güç kontrolü ile ilgilidir. Kişi bir şekilde bir adaletsizlik ile karşılaşır, savunmasız kalır, sonrasında da çarpık bir kendine güven geliştirir. Zamanla savunmasız bir hayvana veya insana karşı hakimiyet kurarak ancak kendini güçlü hissedebilir.
Bazen çocuklar veya engelli bireyler hayvana işkence uyguladıklarında ne yaptıklarını anlamazlar. Hayvanları toplu halde bakımsız ve sağlıksız koşullar altında tutmak çoğunlukla daha büyük bir hastalığın “obsesif kompulsif bozukluğun” belirtisidir.
Tacize uğramış kişiler çoğunlukla birer suçlu haline gelirler. Özellikle hayvanlara işkence eden kadınların geçmişine bakılınca genellikle tacize uğramış oldukları görülmüştür.
Sebepsiz olarak hayvanlara işkence edenler “gelişmekte olan birer psikopat” olarak tanımlanmaktadır.
Yazıdan da anlaşılacağı gibi hayvana işkence eden çocuklar veya yetişkinler ciddi psikolojik rahatsızlıklara sahip potansiyel suçlulardır. Yapılana göz yummak çocuklarımız ve kendimiz için bir tehditi görmezden gelmektir. Hayvana işkence edenlerin geçmişi ve aile yapısı incelenmeli, mutlaka tedavi görmeli ve suç işlediği için bedel ödemelidir.
Özellikle hayvana işkence eden çocukların yaptıklarını görmezden gelmek ve ufak bir suç gibi görmek her an patlamaya hazır bir saatli bombayı görmezden gelmek demektir.
Hayvana işkence etmiş, hatta tecavüz etmiş birisinin yanında bulunmak veya çocuğunuzla aynı ortamda olduğunu bilmek kulağınıza nasıl geliyor? Çocuğunuza zarar verebileceğini düşünmez misiniz? Hatta siz veya çocuğunuz bu kişi ile iletişim kurmak ister mi? İçiniz rahat eder mi?
Hepimizin birey olarak doğaya ve canlılara karşı sorumluluklarımız bulunmakta.
Yaşananlara yüz çevirmek, hiçbir tepki göstermemek, hak aramamak sorunların çözümlenmeden kalmasına, aynen devam etmesine yarar. Üstelik suçluların daha sonra insanlara karşı suç işlemelerine göz yummak anlamına gelir.
Hayvan hakları ile ilgili güzel çalışmalara imza atmış çeşitli kuruluşlar bulunmaktadır.
HAYSEV bunlardan birisidir. Web sitelerinde “Eğer birisinin kendi hayvanına eziyet ettiğini görürsem ne yapabilirim?” sorusuna yönlendirici bir açıklama getirilmiştir.
http://www.haysev.com.tr/bunlari-biliyor-musunuz/kanunlar/kendi-hayvanina-eziyet
Hayvan işkencesine karşı bireyler olarak neler yapabiliriz?
Herşeyden önce “tek başıma ne yapabilirim?” mentalitesinden uzaklaşmak lazım. Hepimiz tek başımıza küçük veya büyük değişiklikler yapabiliriz. Yeter ki inanalım, yeter ki çalışalım ama yakınmayalım. Ufakcıkta olsa bir katkı sağlamak, değişimde rol almak, hiçbir şey yapmayıp herşeyi başkalarına bırakıp şikayet etmekten iyidir.
1. Çocuklarımızın okul çağından itibaren hayvanları tanıması ve onlarla doğru iletişimi kurması için okullarda hayvan dernekleri ile ortak programlar yapılabilir.
Bu tip çalışmalar bazı okullarda yapılmaya başlanmıştır.
http://www.haberler.com/okullarda-hayvan-sevgisi-3465048-haberi/
http://www.kultursanat.org/haber.php?id=359
2. Kanun tasarılarını hazırlayan makamların, devletin yetkili merciilerinin, hakimlerin ve basının hayvan işkencesi konusunu ciddiye almalarını sağlamak üzere bu kurum ve kişilerle şahsen iletişim kurma, doğru bilgi alışverişi sağlamak ve konunun ciddiyetini anlatmak.
3. Hayvan işkencesine şahit olursanız “İl ve çevre orman müdürlüğü”nü aramak.
4. Çocuklarımızı hayvan ve insan sevgisi ile bilinçlendirmek, aileler olarak başka bir canlıya zarar vermenin yanlışını anlatmak.
5. Çocuklarımızda bu tip semptomlara rastlarsak bunu kesinlikle görmezden gelmemek, çocuğumuzu uyarmak, yaptığı yanlışı anlatmak ve psikoloğa götürmek.
6. Pet-shoplardan hayvan almamak, hayvan almak istiyorsanız barınaklara gidip hayvan sahiplenmek
7. Çevremizde hayvanlara kötü davranan birilerini veya tanıdıklarımızı gördüğümüzde olabiliyorsa uyarmak, bilgi vermek ve bilinçlendirmeye çalışmak.
8. Hayvanlar için çalışan derneklere üye olmak veya çalışmalarını takip etmek, maddi veya manevi mesleki tecrübelerimizle desteklemek.
Bu dernekler içinde web sitesi en zengin olan HAYTAP’ı incelemenizi tavsiye ederim.
Konular ile aradığınız tüm soruların cevabını burada görebilirsiniz.
http://www.haytap.org/
http://www.yasamhakkinasaygi.com/default.asp
http://www.sokakhayvanlari.com/
http://www.evsizhayvanlar.org/general/index.html
http://www.hayvanhaklariaktivistleri.org/
http://www.haydost.org/
http://www.dohayko.org/
http://www.haciko.org/
http://www.shkd.org/
http://www.yhdd.org.tr/