
Yeni dönem ruhani öğretmen ve yazarlardan Eckhart Tolle’den tüm insanlığın yaşadığı kafa karışıklığına dair güzel bir açıklama:
Orijinal video BURADAN izlenebilir.
Dinleyici: Hayatımda olacak önemli şeyleri bilmek isterim. İş veya duygusal hayatımla ilgili bir konu olduğunda zihnimin bir yanı “bu olmayacak” diğer yanı “olacak” şeklinde 2ye bölünüyor. Ve o gün içerisinde işimi yaparken sürekli olacak – olmayacak şeklinde düşünceler içindeyim. Bazen aklımı kaçıracak gibi oluyorum. Bazı zamanlarda ise cevabı gerçekten biliyorum, o zaman kendimi sakinleştiriyorum. Size sorum: doğru cevabın ne olduğunu nasıl bilebilirim? Zihni mücadelem olmadan iç sesimi nasıl duyabilirim?
Eckhart Tolle : Sanırım salondaki birçok insana bu soru tanıdık geldi. Bu durum insan zihni içinde bir kalıptır, sizde biraz daha güçlü bir kalıp. Sizin sınavınız bu sesin hangisinin iç sesiniz olduğunu veya doğru olanı bulmak değil, kendi içinizde o ses olmayan alanı keşfetmek, farkındalık alanını keşfetmek. Bunu sadece olaylar olunca çalışabilirsiniz…o ses, sonra diğer ses, peki bu sesleri fark eden kim? Şu anda cevaplamanıza gerek yok, çünkü cevap vermeniz başka bir ses daha anlamına gelir. Bu soruyu kelimelerle cevaplamamalısınız. İçinizdeki farklı seslerdi fark eden biri veya bir şey mevcuttur, burada bir farkındalık var, aksi halde seslerin olduğunu bilemezdiniz. Her düşünce bir enerji alanıdır ve her düşünce formasyonu dikkatinizi çekmek, dikkatinizi içine emmek ister. Düşünceleri birer varlık gibi algılayabiliriz, fiziksel bir varlık değil ama enerjisel bir varlık olarak algılayabiliriz. Orada yaşar, bir ömrü vardır ve bazı düşünceler uzun süre ısrarla kalır ve bazı düşünce kalıpları oradadır ve farklı formlar alabilirler. Düşünceler onlarla bütünleşmenizi ister, tüm ilginizi üzerine çekmek ister, çünkü ne kadar dikkatinizi verirseniz o kadar büyür, büyümek ister, her şey gibi kaybolmak istemez. Bu anlar yaşandığı zaman bilmen gereken şey: ben kimim? Bu ses veya diğer ses miyim? Hayır bu seslerin farkındasın. Bu durumda o sesler artık seni rahatsız etmez, onları farkındasındır, senin sorumluluğun anın içinde olmaktır ve bu demektir ki seslerden ayrışmaktır. Seslerin biri olur der diğeri olmaz der, sesler olacakları bilmez. Seslerin olacakları bilmeyeceğini idrak ettiğin zaman bu seslere önem vermemeye başlarsın. Sesleri insan gibi düşünürsek ve çevrende sürekli olacak olmayacak diye konuştuklarını hayal edersen onları istemezsin, gidin buradan bunları duymaya ihtiyacım yok dersin. Hayatımda olması gereken tek şey şu andır. Bu an’a gereken önemi ve dikkati vermeliyim. Dikkatimi an’a verip kafamdaki farklı seslere vermezsem, öyle ya da böyle işlerin iyi gideceğine emin olabilirim. Yeni bir ilişkiye başlıyorsan tabii ki her şey yolunda gidecek, ya birlikte kalır ve mutlu olursunuz ya da ayrılırsınız. Ayrılsanız dahi bir şeyler öğrenmiş olacaksın, bazı modellerin işlemediğini görmüş olacaksın. Her şey bir derstir, bu kapsamda da her şey işler.
İnsanlar bana sorar: bu hayatta ne yapmalıyım? Hala hayat amacımı bilmiyorum…Bazen de o kadar fazla olasılık vardır ki karar veremez, paralize olurlar. Şu yolu seçebilirim, ama bu yolda var, bunu seçersem şu şeyler olabilir.Yok ben öteki yolu seçeyim…Ancak an’da kalırsanız düşüncelerinizdeki hareketi fark edersiniz, anda kalınca belki daha farklı bir enerjiye sahip bir düşünce gelebilir ve budur dersiniz, diğerleri gibi bu mu olsun şu mu dedirtmez.
Siz o ses veya bu ses değilsiniz, siz daha derinsiniz. Siz farkındalık ve mevcudiyetsiniz. Farkındalık ve mevcudiyet sesleri fark eder ve önemsiz olduklarını algılar.
Ben kimim önemli bir soru, bunu kendine sor bu soru seni derine çeker.
Sana tavsiyem o veya bu sesi dinlemeyi seçmeden kendi iç enerji alanını fark edip hisset. Bu seni çılgın kendinle konuşma seslerinden özgürleştirecektir.
Zihninde karışıklık yaşamaya başladığında orada cevap bulamayacağını idrak et, bedeninin içsel enerjisine odaklan.
Dinleyici: sürekli “bilmeye” de ihtiyaç duyuyorum, bu da biraz rahatsız edici bir durum.
ET: Bilmek istemek anlaşılabilir bir şey, ancak farklı bir boyutu daha var, o da “bilmemek” içinde rahat olabilmek lazım. Orası “olmak” boyutudur.
Yapmak boyutunda bazen öngörebilmen gereklidir, özellikle hayatın pratik boyutlarında. O boyutlarda “ben kimim, kaderim nedir” gibi soruların cevabını bulamazsın. Bu sebeple “bilmemek” boyutuna geçmelisin, orası “olmak” boyutudur. Hayatınla ilgili herşeyi çözmeye çalışma, bilmemeyi kucakla, dolayısı ile düşünmemeyi ki burada farkındalık içinde mevcudiyet vardır. Orada çok daha derin bir bilme hali vardır. Orası bilgelik alanıdır.
Hem insanı boyutta işlemelisin, yani öngörülerini de yapacağım boyut, hem de daha derin bir boyutta işlemelisin, o boyut zihinle işlemez, düşünceyi bırakır. Burası, düşünceye dayanan, düşünce ile kimlik bulan insanlar için korkutucu bir yerdir. Buraya geçilmesine izin vermek istemez, çünkü düşünmeden teslimiyetle yaşarsan hayatının dağılacağına inanır. Gece vakti bile uyanırız ve sorunlarımız aklımıza gelir, orada bilinçaltında yatan varsayım: sorunlarım hakkında endişelenmezsem hayatımın sorumluluğunu almamış olurum ve çevremdeki her şey dağılacak. Aslında tam tersi gerçektir. Hayatında gereksiz birçok kargaşa ve birçok mutsuzluk yaratırsın. İnsanlığın mutsuzluğunun %90’ı çevrelerinde olanlardan değil, o durumlar hakkında zihninizin söylediklerinden mutsuz olurlar. Mutsuzluk, zihninizdeki bir takım hikayelerden kaynaklanır.
Kafandaki seslerden kurtulmaya çalışma, bunu çalışmak bile başka bir ses daha anlamına gelir. Düşüncelerine kapılıp gitmemek için her zaman minimumda bir farkındalığın olmalıdır. Gecenin bir vakti gelen düşüncelerle endişelenerek neye varabilirim ki? Bunu istemiyorsun ve buna ihtiyacın yok. Hatta sana zarar bile veriyor. Buradan çıkıyorum diyeceksiniz, hemen dikkatinizi ellerinizdeki enerjinize verin, kollarınıza bedeninizin çeşitli yerlerine, oradaki yaşamı hissedin. Bunu deneyimlemek çok zevklidir. Her hücre farkındalıkla dolar, hücreler birlikte farkındalığa yol alırlar, böylece düşüncelerden uzaklaşırsınız.
Kısa bir süre sonra bir düşünce daha belirecek ve şansını deneyecektir, onu fark edin, yine dikkatinizi başka yere verin. Düşünce geçip gitsin.