Yunus Adam

dolphin-man

DOLPHIN MAN

Jacques Mayol: Yeryüzündeki yaşamın kaynağı denizdir. Tepeden bakınca uyum etkisini yaratır. İçimizdeki mistik ve kutsalı uyandırır. Bir yunus olduğunuzu hayal edin…Ihtiyaçları doğrultusunda özgürce yaşayan…Hepimizin içinde uyuyan bir yunus yaşar.

İnsan ile yunuslar arasında bir tür rezonans bulunur. Yunus dalışa geçince bir balık değildir. Sizin ve benim gibidir, nefesini tutar. Dalmadan önce nefes alır ve dalarken nefesini tutar.

Yunusları ile defa Kızıl Denizde gördüm. 7 yaşındaydım. Çin’den Fransa’ya yol alan buharlı bir vapurun alt güvertesindeydik. Kalbimin çok hızlı çarptığını hissettim, çok etkilenmiştim, meraklanmıştım, heyecanlanmıştım. Bir tanesine dokunmak isterdim.

jaques-mayol 1927’de Şangai’da doğmuştum. Babam Shangai Fransız konsolosluğunda mimardı. Ailem çoğunlukla Japonya’da yaz tatilini geçirirdi. Erkek kardeşimle ve daha sonra oyun arkadaşımız olan bir sürü çocukla denizde oyunlar oynardık. Ama dalgıçlarının (AMA; Japonca’da kadın okyanus dalgıçları anlamına gelmektedir) çocukları yoldaşlarımdı. Japon amalar eski nefes tutarak dalma sanatını uygularlardı. İstiridye tedarik ederlerdi.

ama-divers Japon AMA dalgıçları

Tropiklerde, bir adanın sahilinde çıplak yaşamayı ve sabahın erken ışıklarından gün batımına kadar dalmayı hayal ederdim. Babam sayesinde kendimi denize adamaya karar vermiştim. 1948 senesinin bir ilkbahar sabahı sırt çantamı alarak yola çıktım. 5 sene durmadan seyahat ettim. Fas, Danimarka, İsviçre, Kanada. Seyahat etme maceram sayesinde bazı isteklerimi tatmin ederek ciddi şeyler yapma vakti geldi.

jaques-mayol-1Harika bir Danimarkalı kadın ile evlendim ve Florida-Miami’ye yerleştik.

jaques-mayol-2

Dottie Mayol (kızı): Babamı düşününce aklıma siyah Speedo mayosu gelir. Onu hiçbir zaman kot pantolon, takım elbise giyerken görmedim. Her zaman mayolu idi. Babam Miami’ye Deniz akvaryumuna mülakat yapmaya gitti ve onlardan iş teklifi aldı. Onu ziyarete gittiğimi hatırlıyorum, akvaryum camlarından büyük balıkları gözlemleyip onları beslerdi. Ağır çizmeleri ve başındaki dalgıç başlığı ile dolaşırdı. 8 yaşındaydım.

Jacques Mayol: Birçok işte çalıştım, ancak bilmeden hayatımın akışını tamamiyle değiştirecek belirgin bir adım atmak üzereydim. 1957 senesinde akvaryumdaki o gün “clown”u gördüm, beni tanıdı. Birbirimizi daima tanıyor gibiydik.

jaques-mayol-3

Jack Slack (dalış arkadaşı) : Clown baş yunuslardan birisi idi, çok akıllıydı, neredeyse her şeyi öğretebiliyordunuz. Hepimiz onu çok severdik. Yunusların arasında en insani olan oydu, neredeyse insan gibiydi.

Jacques Mayol: İnanırım ki insanla yunus arasında bir akrabalık vardır. Onlar da bizim gibi sıcakkanlıdır ve su altında nefeslerini tutarlar. Onlardan korkarsanız bunu hissederler. Korkmaz ve onlara güvenirseniz onu da anlarlar. Bir çeşit bağımız var.

Steve McCulloch (deniz canlıları uzmanı) : Jacques’ın denizin altında yunusların ilgisini çeken bazı kabiliyetleri vardı, farklı idi. Daha derine dalabiliyordu, nefesini daha uzun tutabiliyordu, sakindi. Kalp atışlarını hissederler, bir insanın sudaki mizacını hissederlerdi, Jacques’ın özel bir şeyi vardı ve yunuslar büyülenirlerdi.

jaques-mayol-4

Jacques Mayol: 50 metreden daha derine dalma tehlikleleri üzerine fizyologlar tarafından birçok uyarı yapılmıştı. Bir dalgıç 50 metre derinlikte neredeyse kesin ölüm ile yüzleşirdi. Bu sebeple sporcu dalgıçların bunu aşmama çabaları anlaşılabilir bir şeydi. Enzo Maiorca hariç…Maiorca, Sicilya’da balıkçılar arasında çok iyi tanınırdı, balık yakalarken arkadaşlarına derinlerde yardımcı olurdu, yıllarca derin dalışları, geniş göğsü ile denizin kralı ünvanıyla Sicilya’da nam saldı. İtalyanların dünya derin dalış rekorları hızla dünyada yayıldı. En son meydan okuyucusu sahneye yeni çıkmıştı, bendim.

Jack Slack (dalış arkadaşı) : Bahamalara taşınmadan önce Jacques geldi ve ona 200 feet dünya rekoru denemesinde koçluk yapmamı istedi. O zamanlar bir dünya rekoru denemesinde çokça kişi görev alırdı, çünkü tehlikelidir, çok derindir, denizin altında başka dalgıçlar görev alırlar.

jaques-mayol-5

Jacques Mayol: 60 metre rekorumu denemeye yeltendiğim gün zaman ve mekan içinde asılı kalmıştım. Hedefim dışında başka hiçbir şey yoktu. Uçuruma kendimi bıraktım.

Umberto Pelizzari (1990 dünya serbest dalış şampiyonu) : Derine indiğiniz zaman normal dünyadaki hissettikleriniz kaybolur. Vücudunuzun kilosu ve ölçüsü değişir. Kalp atışlarınız yavaşlar. Dakikada 12-13 kez atar. 150 metrelik bir derinlikte her bir santimetre karenizde 16 kilo basınç oluşur. Ciğerleriniz 1/16 oranında büzüşür. Nefessiz kalmanın sıkıntısı kalbe ve beyne çok az oksijen gitmesinden dolayı bayılmadır. Bilinç kaybı yaşanır, yanınızda sizi yukarı çıkaracak kimse yoksa ölürsünüz.

jaques-mayol-6

Bob Croft (1960 dünya serbest dalış şampiyonu): Jacques, 70 metreden yüzeye çıktığında bilinçsizdi, sonra kendine geldi. Basın bana şimdi bu rekoru kıracak mısınız diye sordu, ben de düşünmeden tabii ki diye cevap verdim. Sonra kendi kendime ben ne yaptım diye sordum. Rekor denemem öncesi gece, biraz viski ve puro içiyordum, Jacques uğradı ve içtiklerime şaşırarak uyuman ve dinlenmen lazımdı, yarın senin büyük günün, içmemelisin dedi. Jacques benden çok daha disiplinliydi. Yoga yapardı, bazen 25-30 dakika baş üzeri dururdu. Adeta transa girerdi.

jaques-mayol-7

Dr. Mukund Bhole (yoga terapisti): Geleneksel anlamda yoga kendinle bağlantıya geçmek ve bir tür deney üstülüğe geçmek demektir. Mayol bu kuruma geldi çünkü nefes çalıştığımız birçok yoga teknikleri bulunuyor. Bu nefes teknikleri kendisinin dalış alanında kullanışlı idi. Kendisine farklı tekniklerin nasıl çalıştığını anlatırdım. Mesela hızlı nefes tekniği olan kapalbhati, kesik nefes tekniği olan uddiyana gibi. Nefes tutma diyemem, çünkü zihinsel boyutta hala nefes alma-verme farkındalığına sahipsiniz.

jaques-mayol-10

Jacques Mayol: İnsan hayata nefesle bağlıdır. Klasik batı görüşü nefesi basit bir fizyolojik olay olarak görmektedir. Geleneksel doğu anlayışında ise daha derin bir şeydir. Nefes ile vücudumuz, zihnimiz ile bütünleşmeyi ve deniz çevresi ile entegrasyonu deneyimleriz.

jaques-mayol-11

Dottie Mayol (kızı): Annem ve babamın aşk-nefret ilişkisi vardı. 1957’de boşandıklarında 7 yaşındaydım. Kardeşim 3 idi. Annem 2 küçük çocuk ile yalnız kaldı, ona zor gelmiş olmalı. Boşanmalarından sonra hazine avcılığına Fort Lauderdale’e gitti. Sonra Turks and Caicos adalarına istakoz avına gitti. Bu alanda iyi para kazanılmaktaydı.

Gianfranco Carletti (dalgıç): Ailesini bırakarak birçok yere gitti, gençken Zsa Zsa Gabor gibi ünlü Hollywood oyuncularına şöförlük yaptı. Tek isteği küçük bir Fiat 500, yatak, düzgün bir firma ve arada sırada kadınları değiştirmek idi. Hayatı ve hayali buydu. Nerede olduğu fark etmezdi, Japonya, Afrika…nerede olsa iyiydi.

Yves Gladu (sualtı kameramanı): Gerçek bir göçebe idi. Sıradışı bir şekilde seyahat ederdi. Yanına hiçbir şey almazdı. Oldukça garipti. Miami’de onunla seyahat ettiğimi hatırlıyorum, bir elinde pasaportu diğer elinde palet, şnorkel ve maskesi bulunurdu. Başka bir şeyi yoktu.

Bruno Rizzato (sualtı fotoğrafçısı): Onu olduğu gibi kabul ederdik. Turin’e geldiğinde evimde 1 ay veya daha fazla kalırdı. Bu beni rahatsız etmezdi, ne de olsa arkadaşımdı, idolümdü ve çok özeldi. Ancak masraflara hiç dahil olmazdı.

Giancarlo Formichi (sualtı kameramanı) : Jacques ile çalıştığınızda Jacques sanki varolmazdı, yoktu. Başka bir kişilikti. Bir yerlere giderdi, pozitif insanlar gibi güler, dalga geçerdi. Ancak hiçbir zaman özel hayatından bahsetmezdi.

jaques-mayol-8

Dottie Mayol (kızı): Babamdan hiçbir haber almadık, ölü mü hayatta mı bilmiyorduk. Bir gün kütüphanedeydim, bir dergi okuyordum, babamı gördüm. Hayattaydı. Floridadaydı, telefonunu buldum, aradım, şok olmuştu ama haberimi aldığı için mutluydu. Beni almaya geldi. Lithva isimli bir Rus gemisine bindik. Lithva Karadeniz’e gidiyordu, babamla geçirebileceğim 2 haftalık bir seyahat idi. Maalesef kız arkadaşının da geldiğini öğrenince büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Florida’da birlikte yaşadığı Alman bir kız arkadaşı vardı, Gerda. Çok üzülmüş ve bozulmuştum. Bazı şeylerin önemini, aile ilişkilerini vs anlayamazdı. Bunun kendi ailesini bırakıp gitmesinden mi kaynaklandığını bilemezdim, neredeyse 18 sene ailesini görmemişti.

jaques-mayol-9

Gerda, onun gibiydi. İdeal eşi idi ve aynı mizaca sahiplerdi. Özgürdü, hayvanları severdi ve birlikte mutluydular. Birlikte bir ev inşa ettiler, aynı eski arabaya sahiplerdi, yemek zevkleri ortaktı, Jacques neyi severse Gerda da onu severdi.

Sonra Jacques her şeyi kaybetti…Gerda bir gün bir süpermarkette bir yabancı tarafından bıçaklandı…

Dottie  Mayol (kızı) : Bir gün babam bana geldi, konuşamıyordu, ağlıyordu, bana Gerda’nın ölüm hikayesini anlattı. Kollarında ölmüştü. Ondan sonra bir daha Gerda hakkında hiç konuşmadı.

Giancarlo Formichi (sualtı kameramanı) :Bu olay olduğunda derin bir depresyona girdi. Çünkü Jacques Mayol her zaman yalnız bir adam olmuştu.

Hitoshi Narita (arkadaşı): Arkadaşlığımız nasıl özel bir şeye dönüştü?  Jacques kelimelerle rahatlıkla iletişim kurulamadığını söylerdi. Yunuslar gibi, telepati ile. Katsuyama’da marinada yarı zamanlı çalışırdım, marina sahibi bana bir gün “garip bir yabancı seni soruyor” dedi. Kim olabilirdi? Dışarı çıktım, Jacques  Mayol idi. Konuşmaya başladık, ağlamaya başladı. Hatırladığım zaman benim de gözlerim dolar…Gerda öldü dedi…Orada bir piyano vardı ve piyano çalmaya başladı ve dedi ki “müzik benim dostum, müzik benim bir tanem, ama müzik Gerda’nın bıraktığı boşluğu dolduramaz” Dalış hocam Eishin Osaki, Daikon tapınağında onu Budist bir rahip ile tanıştırdı. Orada rahipten Zen’in tüm spiritüel elementlerini ve Japonya’yı öğrendi.

Jacques Mayol: Tapınakta yaşadığım dönem, Zen ustam fazla meşgul olduğumu fark etti. Derhal bana “düşünmek yok” dedi. Omuzlarıma elindeki soparlara dokunarak düşüncelerimin akışını durdurmak üzere bölerdi.

Asaka (Budist rahip): Zen’in ne anlama geldiğini bana sorarsanız, derim ki basitliğin güzelliği ve huzurlu bir zihin. Daha derine dalmak üzere Jaques’ın Zen’den kazancı zihnini düşüncelerinden özgürleştirmek ve düşüncelerinin akıp gitmesine izin vermesi olmuştur. Karanlığa emilme korkusunu bile yenmiştir. Zen konumuna ulaştığına inanıyorum. Büyükbabam derdi ki: Fazla düşünüyorsan beyninin daha fazla oksijene ihtiyacı olur. Düşüncelerini bırakırsan, suyun altında daha fazla kalabilirsin. Sanırım düşüncelerinden özgürleşmek konusunda idman lazım.

Jacques mayol-12

William Trubridge  (serbest dalış şampiyonu): Derine dalmak kendi içinizde bir seyahate çıkmaktır. Mayol serbest dalışa bu elementi getiren ilk kişi oldu. İnsanlar derinliğin sessizliği hakkında çok konuşurlar. Duyulacak çok az şey vardır. Günlük hayatımızdaki susmak bilmeyen zihinsel konuşmalar gibi içimizdeki sesler de sessizleşir. Serbest dalışın en çekici yönlerinden birisi mutlak bir sessizlik içinde var olabilmektedir. Nefes ve zaman arasında bir bağ vardır ve nefesinizi tuttuğunuzda bu beklemeye alınır.

Jacques mayol-20  Jacques Mayol: Her şeyden önce geldiğimiz yer denizdir. Dünyadaki yerimiz ise bunun bir uzantısından başka bir şey değildir. Balık mı insana evrildi yoksa insan mı balığın başka bir tasarımı? Denizde daldığında nefesini tutan insan deniz canlıları ile aynı.

Junji Takasago (doğa fotoğrafçısı): Sanırım Jacques insan gruplarının yaratılmadan önce daha saf, yunuslara daha yakın varlıklar olduğuna inanıyordu. Jacques ona döndü…Yunuslar ile tanıştı, yunuslar gibi yaşadı, onların yöntemlerini takip etti. Sanırım onlar gibi yaşamak istedi. Bu sebeple denize gider, onlarla yüzer ve onlardan öğrenirdi. Ancak insanlara ve insan topluluklarına karşı alaycı bir yaklaşımı vardı. Bir gün çevre hakkında sohbet ediyorduk ve dedi ki “insanların var olmaması doğa için çok daha iyi olurdu.”

Jacques mayol-13

Bernard Delemotte (sualtı kameramanı): Hikaye şöyle başladı, balinalar ile iletişimim üzerine bir film yapıyorduk. Kambur balinaların yaşadığı yere yolculuk ettik ve Caicos’ta son bir kez durduk. Tekne sahile yaklaşınca kimi göreyim? Jacques Mayol. Ona balinaları görmek ister mi diye sordum, heyecanla daha önce balina görmediğini ancak yunuslarla çalıştığını söyledi. Kambur balinalar şarkı söyler. Tüm çıkardıkları sesler suda vibrasyon yaratır. Jacques serbest daldığı için bunları daha fazla hissederdi. Çevresi ile tam bir uyum içersinde idi. Çok ilginç ve dokunaklı bir an yaşadık. Bir ara 2 balina aşk dansı yapmaya başladılar. Birbirlerinin çevresinde dönüp sesler çıkarmaktaydılar, aslında konuşuyorlardı. Jacques 2 dev balinanın arasına indi, sakin bir şekilde aralarında durdu.

Jacques mayol-14

Jacques Mayol: Bir zamanlar “düşünülemez” denilen bir hedef için hazırlanmaya karar verdim. İnsanoğlunun 100 metre derinliğe inebileceğine inanıyordum. Çevremi araştırmacılar, doktorlar, teknikerler ile donattım. İlk Su altı X-ray cihazı olmak üzere daha önce denenmemiş bir dizi deneye kendimi adadım. Kanımdaki alyuvarların çoğalmasını sağlamak üzere yüksek rakımlarda antreman yaptım. Uzun süreli nefes tutma çalışmalarım onu takip etti. Ancak ne kadar derine dalabileceğimi keşfedecektim.

Alfredo Guglielmi (dalgıç): Cressi firmasının reklam direktörü dalış okuluma geldi, yanında da düzgün, bıyıklı bir beyefendi vardı. Rekor denemelerinde yer almak ister miyim diye sordular. Jacques ile derhal uyuştuk ve birlikte çalışmaya başladık.

Bruno Rizzato (sualtı fotoğrafçısı): Yoga yapmak Jacques’a çok yardımcı oldu. Doktorların da kendisi ile hemfikir olduklarını söyledi. Su altındayken başarısının %50’sinin antreman ve kondisyonuna diğer %50sinin ise yogaya bağlı olduğunu söylerdi.

Gianfranco Carletti (dalgıç): Ona göre insan vücudu için bir sıfır noktası bulunmamakta idi. İnsanoğlunun karar verdikten sonra istediği her derinliğe ulaşabileceğine inanırdı. Teorilerini ıspatlamak için maksimum derinliğe ulaşmak isterdi. Her zaman ölmesi gerekse dahi hayalini gerçekleştireceğini söylerdi.

Tüm faaliyetlerimizi kayıt altında tutardık. Film ve resim çekerdik. Bunları medyaya, gazete ve dergilere dağıtırdık. Gittikçe ünlenmeye başladı.

Jacques Mayol: Ölümün ne olduğunu anlamak lazım. Dalışlarımda ölümden hiçbir zaman korkmadım, ancak teknik hatalardan korktum.

Jacques mayol-15

Alfredo Guglielmi (dalgıç): Tüm sezonu dalarak geçirirdik. Rekor denemesi vakti gelince tamamiyle hazırdık. Ancak o kadar derinlere indiğinizde dikkate almadığınız bir şey her zaman olabilir. Köşebaşında bir kaza sizi bekliyor olabilir.

Jacques Mayol: Bir platform üzerinde oturuyorum, paletlerim denizde, gövdem su dışında, gözlerimi kapatıyorum, nefesim yavaşlıyor, iç dünyam ile bağlantım başlıyor. Hazırım.

Jacques mayol-16

23 Kasım 1976’da Jacques Mayol, 49 yaşında 100 metre serbest dalış dünya rekorunu kırdı. Çinliler ve Japonlar kendisini “Fransız yunusu” olarak tanımlıyorlar.

100 metre insanoğlu için limit midir? Sanmıyorum.

legrandbleu

Veeeee 1988…Yönetmen Luc Besson’un 3.filmi “Le Grand Bleu” sinemalara giriş yapıyor. Film Jacques Mayol’un hayatını işliyor…

thebigblue

Jean-Marc Barr (film başrol oyuncusu) : Film ile birlikte Jacques ününe ün kattı.

20 haftada 3.500.000 izleyici ile Fransız sinemasında tarih yazıyor ve kültürel bir fenomen haline geliyor.

Junji Takasago (doğa fotoğrafçısı): Filmi izledim, filmin denizi tasvir etme şekli çok farklı idi. O dönemde denizi sadece bir su oluşumu olarak görürdüm. Kendi içine yolculuk edebileceğin bir yer olarak düşünmemiştim. Mistik bir dünya idi. Japonlar mistisizme meraklıdır.

Jacques mayol-19  Meghan Heaney-Grier (Amerina serbest dalış şampiyonu, çevreci): Çocuktum ve Jacques Mayol ile tanışacak olmaktan dolayı çok heyecanlıydım. Sonra onunla tanıştım, gayet normal bir insan dedim, ama değildi. Onunla tanıştığımda 2 rekorumu kırmıştım. Rekor denemelerine devam etmek üzere karar aşamasındaydım. Bazı insanlar için doğrudur, benim için doğru değildi, Jacques için doğru değildi. Jacques, serbest dalışın yarışçı tarafını desteklemezdi. Serbest dalış, bundan çok daha fazlasıdır. Suyun altındayken teninize değen her bir damlayı hissedersiniz, sizi tamamen ele geçirir. Okyanusla ilişkimde Jacques çok etkin idi.

Junji Takasago (doğa fotoğrafçısı): Sıklıkla derdi ki “Junji, en önemli şey ailedir. Bir evin ve köpeğin var. Evin, ailen ve köpeğin en önemli şeylerin. Onlara iyi bak.

Hitoshi Narita (arkadaşı): Sonraki yıllarda sanırım Jacques yalnızdı. Hayranları artık kendisine Jacques diye koşturmuyorlardı. Genelde yalnız olurdu. Birlikte yüzmeyi ve seyahat etmeyi teklif ederdi. Ancak işlerimle meşguldüm.

Jacques mayol-18

Jacques Mayol: Olağanüstü bir kumsaldayım, gerçek cennet. Bu hayatı ben seçtim ama mutlu değilim, çünkü cenneti bulamadım. Bilinçaltımda aradığım adayı bulamadım. Bugün bunu çok daha fazla hissediyorum. Yorgunum. Elba adasına evime gideceğim, dinlenmeye çalışacağım.

dottie-mayol  Dottie Mayol (kızı): Bizi Elba adasına götürdü, onunla 4-5 gün geçirdik. Üzüntü vericiydi. Bu kadar kötü olduğunu anlamamıştım. Kimse bana depresyondan çektiğini söylememişti. Depresyon olduğundan bile emin değilim. Kendisine sormuştum ” kör değilsin, engelli değilsin, neden hayattan vazgeçmek istiyorsun?” …”kendime göre sebeplerim var” derdi, başka bir şey söylemezdi. 2.bir aile sahibi olmayı ummuştu, evet bunu bana söylemişti. Hayatının bir döneminde tekrar aile sahibi olmak istemişti, aile babasıydı…Sonra kendisini yapayalnız buldu.

Jacques mayol-17

Jacques Mayol, büyük maviye geri dönmeye karar verdi…Ünlü dalgıç 74 yaşında Elba’daki evinde hayatına son verdi. Hayatı ve rekorları Luc Besson’un filmine ilham verdi. 

Giancarlo Formichi (Sulatı kameramanı): Bir insanın hayatına son vermesinin ardında yatan mantık artık verecek bir şeyinin kalmamasıdır. Önce 1 numara idi, sonra artık değildi. Nedenini yazmadı. Hiçbir şey yazmadı. Selam verdi. “Başka bir dünyaya gidiyorum” bu bir selamdı. Belki bundan daha iyi olduğuna inandığı dünyaya gitti.

hitoshi.narita  Hitoshi Narita (arkadaşı): Hayat ve ölümü sık sık konuşurduk. Japonya’da kendi hayatınıza son vermek bir utanç değildir. Jacques’ın ölümünde spiritüel Samuray elementleri vardı. Öyle düşünüyorum, evet.

Maurizio Russo (Mayol’un Amerikan yayıncısı): Bir kez demişti ki “yaşlı yunusların ölme vakti geldiğinde gruptan ayrılırlar ve yalnız ölmeye giderler.” Sanırım o da bunu yaptı.

Steve McCulloch (deniz canlıları uzmanı): Gözlerimi kapatıp onu düşündüğümde kendimi iyi hissederim, onu düşünmeden geçirdiğim bir günüm yok sanırım. İnsanoğlunun okyanusla ilişkisinde, aldıklarımızda ve verdiklerimizde  gözlerimi açan kişi oldu. Nefes tutarak, serbest dalış yaparak okyanusla bütünleşmemize aracılık eden kişi oldu.

Junji Takasago (doğa fotoğrafçısı): İnsanlar hayata bakmalı ve herşeyin bir yaşamının olduğunu, herşeyin bir amacının olduğunu görmeli ve bu farkındalıkla yaşamalı…2 amacımız var. İnsan olarak öncelikle sevmeyi öğrenmeliyiz. İkincisi ise doğa, hayvanlar ve bitkiler ile dengede yaşamayı öğrenmeliyiz. Bu yaşam biçimimle uyum içinde ve bunu başkaları ile de paylaşmak istedim. Jacques’ın ölümü tüm insanların içindeki üzüntüyü fark etmemi sağladı. Jacques’ın bana işaret ettiği şeyleri taktir etmeye karar verdim. Hala öyle yaşamaya devam ediyorum…

Jacques Mayol:  Homo Delphinus, insanın doğadan ve okyanustan ayrılmadığını anlamıştır. Mikroptan mavi balinaya kadar hiçbir şey aşağı veya üstün değildir. Her şey bağlantılıdır. Denizi aşılması gereken bir sınır olarak, keşfedilmesi gereken bir alan görmüyorum. Denizi temel bir element olarak görüyorum. Ben denizin kendisiyim. 

Dolphin_Man-868748043-large

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı Biyografi- Biographies içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.