Bir duam olsaydı şu olurdu: “Tanrım beni sevilmek, takdir edilmek ve onaylanmak
arzusundan koru. Amin.”
Gerçekle tartışmak kediye havlamayı öğretmeye çalışmak gibidir. Ümitsiz.
İstediğime gereksinimin olmadığını nereden bilebilirim? Sahip olmamamdan.
Gerçekle tartıştığın zaman, sen kaybedersin. Hem de her defasında, %100 oranında.
Kişilikler sevmez ‒ birşey isterler.
Kendi gelişiminizin daha ötesindeymişsiniz gibi davranmayın.
Tek acı sorgulanmamış bir zihindir.
Ya düşüncelerinize inanırsınız, ya da onları sorgularsınız. Başka seçim yok.
Beni kimse üzemez. Bu benim işim.
Olabilecek en kötü şey incelenmemiş bir zihindir.
Sağlıklı zihin hiç acı çekmez. Hiçbir zaman.
Problemimin sen olduğunu düşünürsem, deliyim.
Kavramlarımı bırakmam, incelerim. Onlar beni bırakır.
Acı çekmek için geçerli bir sebebiniz olduğuna inandığınız zaman Gerçek’ten
tamamen uzaklaşmışsınızdır.
Gerçek her zaman hakkında anlattığımız hikayeden daha naziktir.
Bütün dünyanın beni seviyor olduğundan eminim. Sadece henüz farketmelerini
bekleyemem.
Fiziksel sorun yoktur. Sorunlar sadece zihinseldir.
Gerçek Tanrıdır. Çünkü o yönetir.
Zihnim tamamen berrak olunca, “Olan” istediğimdir.
Affetmek olduğunu zannettiğiniz şeyin olmadığını farketmektir.
Herşey benim için olur. Bana değil.
Şükretmek, hikayemiz olmayan halimizdir.