Byron Katie, bir çok spiritüel lider gibi “düşünceleri” sorgular. Yaşadığı derin depresyon sonucunda kendi vardığı farkındalığı ile herkes tarafından kabul gören ve hayat değiştiren The Work / Çalışma sistemini yaratır. Yaşadığı süreç ile ilgili detaylı bilgileri web sitesinden okuyabilirsiniz.
Bugün neredeyse her ülkede çalışmayı yapabileceğiniz ekipler bulunmaktadır. Çalışmayı “Olanı Sevmek” kitabında birçok detaylı örnek ile anlayıp kendi hayatınıza uygulamanız mümkündür. Bir başucu kitabı olan “olanı sevmek” her takıldığınızda başvurabileceğiniz değerli bir kaynaktır. Çekilen tüm acıların nasıl da düşünce şeklimiz, kişi ve olaylara yüklediğimiz anlamlar, geçmiş ve gelecekte yaşamayı tercih etmemiz ile bağlantılı olduğu bu çalışmada net bir şekilde görülebilir. İnsan, kitabı okuduktan sonra “bunu kendime neden yapıyorum? Deli miyim?” diye sorar.
Byron Katie’nin çalışmalarından haberdar olmak için web sitesinde e-bültene üye olabilirsiniz. Covid döneminde haftada 4 gün saat 19:00’da birer saatlik online çalışma yapmaktadır.
5 Mayıs 2020 tarihinde online gerçekleşen Byron Katie webinarında migren ve terk edilmek konularını çalıştı:
Daha fazla ağrı istemiyorum
Dinleyici: Migrenlerim var. Daha fazla ağrı istemiyorum. İçimde küçük bir kız çocuğu olduğunu hayal ediyorum, daha fazla ağrı istemiyorum diyor. Migrenlerim tutunca günümü yatakta geçirmek zorunda kalıyorum, fonksiyonlarım duruyor.
Byron Katie: Daha fazla ağrı istemiyorum dediğin o zamana dön. Daha fazla ağrı istemiyorsun, bu doğru mu?
D: Evet!
BK: Daha fazla ağrı istemiyorum derken zihninde ne gördüğünü fark et ve duygularını gözlemle.
D: Üzüntü hissediyorum
BK: Bu durumda geçmişten görüntüler görmektesin, bunları tarif edebilir misin?
D: Birşey yapamadığımı görüyorum.
BK: Geleceğe bakınca orada ne görüyorsun? Burada egonun rolünü sorguluyoruz. Daha fazla ağrı istemiyorum demek, gelecek demek. Gelecekte ne oluyor? Daha fazla ağrı istemiyorum düşüncesi olmadan şimdi ve burada kimsin?
D: (Derin bir nefes alır)…Huzur, coşku hissediyorum.
BK: Nefesle aldığın oksijeni fark et. Zihnimizde şimdi olmayan filmi izlerken bunu kaçırıyorsun. Hayat bir rüyadır diye boşuna dememişler. Yani “Daha fazla ağrı istemiyorum” derken bu sen değilsin, sen şimdi buradasın. Geleceğe gittiğinde korkutucu geliyor, geçmişe gidince azap var. Fikirlerini değiştirmiyorsun, burada neyin hayal ürünü neyin gerçek olduğunu gör.
“Daha fazla ağrı istemiyorum” cümlesini çevir
D: Daha fazla ağrı istiyorum.
BK: Düşüncelerimiz ve inançlarımız acımızın kaynağı. Şimdi en fazla ağrı hissettiğin an’a geri git. Ağrını hisset. O an’a köklen. Gelecek acıyı tahmin ettiğin zamanki duygularını fark et. Acı/ağrı hatırlanır (geçmiş) ve tahmin edilir (gelecek). Hayat bile hatırlanıp tahmin edilir. Düşüncelerimizi sorguladığımız zaman uyanırız. Geçmişte olanlar bize acı/ağrı vermez onlar hakkındaki inançlarımız verir. Bu sebeple bunları sorgularız. Yalnız değiliz, tüm dünyayı yanımızda taşırız. Bu çok ta güzel olabilir çok ta korkunç olabilir. Ego korkak bir çocuk gibidir, sürekli var olmak ister. Onunla çok bağlantıdayız.
Araba kapısı elimin üzerine kapanınca elime bakıp acıyı bekledim. Ancak acı yaşamadım. Çevremdeki kişiler de çok endişelendiler. Beklememek sadece izleyip deneyimlemek gerekir…
**********************************************************************************
Kız arkadaşım beni terk etti
D: 10 yıllık ilişkim vardı, kız arkadaşım beni terk etti. Onu affedip yoluma devam etmek istiyorum, ayrılalı 1 sene oldu ancak acım geçmedi. Hangi düşüncem bu acıyı bana yaşatıyor bulamıyorum. Sanırım bu ilişki benim zihnimde inandığım ilişki değildi.
BK: 1. Seni mutsuz eden şey nedir? Seni terk etti öyle mi? 2.Mutlu olmak için neye ihtiyacın var? 3.Mutlu olabilmen için ona nasıl bir tavsiyen olurdu? 4.Onun hakkındaki düşüncelerin nedir? 5.Onunla hiçbir zaman tekrar deneyimlemek istemediğin şey nedir?
Seni terk ettiğinde en çok acı çektiğin ana git, neredesin? yalnız mısın? kendisi nerede?
D: başka bir ülkedeyim, beni aradı telefonla ve bittiğini söyledi.
BK: Seni terk etti, bu doğru mu?
D: Evet, doğru.
BK: Bunu hisset, beni terk etti. Seni terk ettiğinin kesinlikle doğru olduğunu bilebilir misin?
D: Hayır kesinlikle bilemem.
BK: Telefonu yeni kapattın, o an’a şahit ol, beni terk etti düşüncesine inandığın zaman ne hissediyorsun?
D: Paralize oluyorum, kafam,ellerim, ayaklarım uyuşuyor.
BK: O yer ve zamanda kalmaya devam et, beni terk etti düşüncesi içinde geçmiş ve geleceğe ait nasıl görüntüler oluşuyor?
D: Hiçbir görüntü oluşmuyor
BK: Olabilir, görüntüler bazen oluşmaz, ancak hisler yaşanır. O zaman sessizliğin içinde kal, seni seviyorum dediği güzel zamanları hatırla.
D: Mucizevi bir ilişkimiz vardı, geleceği olacak zannediyordum. Birlikte yapacağımız şeyler olacaktı. Gelecek hayallerim vardı.
BK: Mutlu olduğunuz geçmişi, onsuz yalnız kaldığın geleceği düşün…Egon nasıl çalışıyor fark et. Ego geçmiş ve geleceğe ait zihindeki görüntülerle var olur. Çoğumuz bunu fark etmeyiz. Şimdiye ait görüntüler oluşmaz.
Mesela bir elma düşün, bu elmaya “elma” olarak sıfat vermeden elmaya bak. O zaman elma var olamaz. Egonun yarattığı görüntülere inanmazsan ve hiçbir isim vermezsen var olamazlar. Yani görüntü ve inanç olmazsa hiçbir şey oluşmaz. Geçmişin deneyimleri şimdi için değerlidir. Bu görüntü ve inançları sorgularsak sizi daha fazla acıtamaz. Etkisi yok olur. Şimdi’nin gücü budur işte. Bana anlattığın düşüncelerine inanırsan (zihninde seyrettiğin filme inanırsan) bana tarif ettiğin tüm o duyguları deneyimlersin.
Beni terk etti düşüncesi olmasa kim olurdun?
D: Çok daha mutlu bir insan olurdum.
BK: O zaman şunu fark etmelisin ki zihninde gördüğün kadın kendisi değil, hayalin, Gelecekte onsuz yalnız olan kişi sen değilsin, senin hayalin. Geçmişte onunla daha mutlu olan sen değilsin, senin hayalin. Gelecekte bir başkası ile mutlu olan kadın kendisi değil, senin hayalin, seninle oynayan egon.
Peki, beni terk etti düşüncesi olmasa kim olurdun? Çevreni fark et, herşey senin için orada, oturduğun sandalyeyi, bedenini, derini, havayı…Sen “beni terk etti” düşüncesi ile bir rüya yaşarken çevrendeki tüm evreni kaçırmaktasın. Eğer acı çekiyorsan kendine dönmelisin, egon seninle oyun oynamaktadır. Ego dinlenmez. Daima işbaşındadır. İşi yaşamaktır, birşey olarak kendine yer bulmalıdır.
Bu hikaye olmasaydı, sen kim olurdun? Uzun süreli bir aşk hikayesi istiyorsan egon ile aşk yaşa, ev arayan bir çocuk gibidir. Ona dinleneceği bir yer yarat, sen zaten doğanda sevgi dolu bir insansın. Hayatının aşkını istiyorsun, o zaman aynaya bak. Tüm dünya senin içinde, dışarıda değil.
Beni terk etti cümlesini çevir
D: Ben kendimi terk ettim.
BK: Onu düşündüğün ve acı çektiğin her seferinde sen kendini terk ettin, evet, kendine geri dön. Beni terk etti cümlesini tekrar çevir.
D: Onu terk ettim
BK: Bu sana ne ifade ediyor peki? Değişik söylemleri deniyoruz, hangisi sana en uygun olanı, sana ne çağrıştırıyor? Onu terk ettim.
D: ………..Günün ilk yarısı mutluyum, sonra ikinci yarısı tüm duygular geri geliyor ve paralize oluyorum, bir şey yapamıyorum.
BK: Çalışma sayfasına git, beni terk etti cümlesine odaklan ve üzerinde çalış, kendi mutluluğun için başkasına bağlı olma.
Onu terk ettim; uyuduğun zamanlar veya başka şeylerle meşgulken iyisin ve onu düşünmüyorsun, iyisin, yaşıyorsun, yemek yiyorsun, uyuyorsun, yaşıyorsun.
Beni terk etmedi; bir de bunu deneyelim. Beni terk etmedi, beni yapılacak birçok işle bıraktı. O benim öğretmenim, okuldayız ve bana yapacak çok iş bıraktı. Şimdi yalnızsın ve virüs var. Bu süreç senin ev ödevin.
Bugünkü sükunetin için teşekkürler, bu değerli bir hediye. Fark et ve egonu davet et, sana sonra döneceğim, sakin olmalıyım, “çalışma”yı doldurmalıyım…Kendine hizmet etmek, başkalarına hizmet etmektir.