Yeni dönem ruhani öğretmen ve yazarlardan Eckhart Tolle günümüzün önemli konularından birisi olan düşüncelerimizin kaynağını yorumluyor:
SORU: Bariz bir cevabı olmakla birlikte, düşüncelerimiz nereden geliyor? Bazen düşüncelerimin bana ait olmadığını fark ediyorum, belki de yıllardır var olan kalıplaşmış düşünceler, kıskanç düşünceler, rekabet içeren düşünceler, tehdit edici düşünceler ve korku…Gecenin ortasında bizleri uyandıran şey nedir? Hayatta olmanın bir parçası mıdır?
ET: Buddha’ya da aynı soru sorulmuş, cevabı şöyle olmuş: Birisi sizi ok ile vurmuş ve ok vücudunuzda saplı kalmış. Oku çıkarmaya çalışmadan önce “bu ok nereden geldi? Bunu çıkarmadan önce kimin vurduğunu, neden ve nerede vurduğunu bilmem lazım” diyorsunuz.
Demek istediği şey ana kaygımız öncelikle oku çıkarmaktır. Ok, kendimizden aklımız yolu ile yarattığımız her türlü acıyı temsil eder.
Kolektif zihin diye birşey vardır. Çoğu düşünceler sizin düşünceleriniz değildir, kolektif zihinde doğarlar, enerji alanlarıdır, ortalarda uçuşan küçük hava balonlarına benzetebiliriz. Bu düşünce formları sizde rezone eden ve kendisi ile uyuşan herhangi bir düşünceye rastlarsa , örneğin negatif bir ruh hali, ve kolektif zihinde bu form varsa bu baloncuk gelir sizi bulur ve siz fark etmeden rahatsızlığınız büyür. Siz evrensel zihinle bağlanırsınız ve sizin içinizden geçer.
Sizin içinizde oluşan bir farkındalığın kolektif zihin üzerinde de bir etkisi vardır. Sizin içinizde doğan farkındalık, insanlığın içinde doğan farkındalık anlamına gelir. Yani bu sadece kişisel birşey değildir.
Aklınızı istila eden hiçbir düşünce aslında kişisel değildir…Kişisel düşünce diye birşey yoktur, sadece kişiselmiş gibi bir davranan kolektif insanlık zihnidir. Bu düşüncelerden doğan tepkiler ya öfkedir, ya üzüntüdür, ya kıskançlıktır ya da her neyse, herkesin içinde aynı duyguları yaratır. Herkesin bu duygular karşısında kendi küçük hikayeleri vardır, ancak öfke öfkedir.
Yani, düşünceler sizin değildir, onları toparlarsınız, sonra sizi ele geçirir. Birçok insan kendilerini ele geçirmiş zihinlerle yaşarlar, kendileriymiş gibi davranırlar ve buna bilmeden saplanıp kalırlar. Eğer bilselerdi bu özgürlüğün başlangıcı olurdu. Saplantılı olduklarını söylediğinizde kızarlar, kendileri bunu bilmezler, ancak zihinleri bilir ve zihin kendisini tehtid altında hisseder.
Çeşitli düşünce formlarının tüm bir ulusu ele geçirdiğini görebilirsiniz. Mesela Rusya’daki sovyet komunizmi, Çin’de Maoizm…milyonlarca insan aynı şeyi düşünürler.
Medya tarafından sürekli tekrarlanan çeşitli düşünce formları kolektif zihinden meydana çıkar ve bilincimizde yer almaya başlayan formlar haline gelir. Bir farkındalık varsa bunun zararı yoktur, ancak sadece düşünce varsa yıkıcı ve deli hale geliriz. Burada diğer soru bunu neden taşımak isteyeceğinizdir.
Düşünceleriniz ile bütünleşmişseniz güçsüz kalırsınız. Çünkü orada değilsinizdir ve tamamiyle uykudasınızdır. Kolektif karmik kalıplar tarafından yönetilirsiniz. Esas gücünüz bundan uyandığınız zaman size gelir.