Yaşama isteğini kaybetmek

Çağımızın önemli düşünür ve öğretmenlerinden Eckhart Tolle’nin konuşmalarını incelerken dinleyicileri arasından gelen çok özel bir soru ile karşılaştım.
“Yaşam sevincimi kaybettim, bununla başa çıkmakta zorlanıyorum, bana yardımcı olur musunuz?” diyordu dinleyici.
Beni çok etkileyen, birçok insanın hayatın yükleri karşısında dönemsel olarak hissedebildiği bu duyguya verdiği özel cevabı burada paylaşmak istedim.

Eckhart Tolle:
Öncelikle bu durumda bir negatiflik mi var diye izlemeniz gerekli, yani bunu daha fazla kaldıramayacağım ya da yaşamak istemedğinizi hissettiğinizde içinizde beliren düşünce…
Başka kelimelerle ifade edersek olayların, durumun istediğiniz gibi gitmediğinden kaynaklı egonuzun yarattığı bir karşı koyma şekli mi, ya da hayattan ve durumlardan kaynaklı bir yorgunluk mu?
Burada olmadığınız için size tam olarak yaşamak istememeniz hissini nasıl tecrübe ettiğinizini soramıyorum.
Konu ve koşullar ne olursa olsun şimdiki an’a karşı koymadan kendinizi bırakarak ölün.
Şimdiki an’ın daha farklı olmasını talep etmeyin. “Şimdi” olduğu gibidir.
Ve egonuz ölür.
İntihar etmek yerine size teslim olmanızı yani kendinizi bırakmanızı tavsiye ederim.
Çok daha etkilidir. Ölmeden önce ölün.
Bu durumda koşullar hala içinizde negatiflik yaratmanızı sağlıyor mu?
Koşullar sizi hala mutsuz edebiliyor mu?
Olaylar, koşullar, kişiler…Bunlar mı sizin yaşam isteğinizi kaybettiriyor?
Karşı koymayalım. Akışa bırakalım ve ne olacağını seyredelim.
Yani hiçbir şeyden şikayetçi olmayalım, şimdiki anı olduğu gibi tamamiyle kabullenelim, hatta “artık yaşamak istemiyorum” düşüncesi bile bir karşı koymadır ve buna ihtiyacınız yoktur.
Eğer ölümün sizi çektiğini hissediyorsanız şimdi ölün, yani kendi aklınızca yaratmış olduğunuz egonuzun ölmesine izin verin.
ve seyredin…birden tüm anlayışınızı geçen bir huzuru bulabilirsiniz… Bu demektir ki ölmüşsünüz ve egonuz dağılmıştır.

Orijinal videosunu aşağıdaki linkten seyredebilirsiniz:

Verilen cevabı herkes kendi bilinç seviyesine göre ve farkındalık derecesine göre yorumlayacaktır.
Biz izin vermediğimiz sürece aslında çevremizde olan biten hiçbir şey bizi benliğimizden uzaklaştıramaz, yaşam sevincimizi etkileyemez.
Konuları nasıl “yorumladığımız” , başa çıkarken nasıl davrandığımız, yani düşünce şeklimiz ve düşünce kalıplarımız, egomuz ile ne kadar bütünleştiğimiz bizi yorar.
Olaylar karşısında zarar gördüğünü, üzüldüğünü düşündüğümüz kişi biz değil egomuzdur. Biz sadece var’ız.

Benim düşüncem böyle bir psikoloji içinde iken belki biraz “zor” gelecektir ama olmayacak birşey değildir; bakış açımızı deiştirmek ve Tolle’nin dediği durumu gibi kabul etmektir.
Durumlara tek bir noktadan bakınca büyük resmi algılamak imkansızdır. Halbuki durduğumuz yeri değiştirip farklı noktalardan olaylara “duygu katmadan” bakabilirsek kendimize uygun çözümler üretebiliriz.
Olaylar hep olduğundan daha da büyütülür. Şöyle bir durup düşünürsek başımıza gelen, bizi rahatsız eden olayları sürekli düşündüğümüzde ona güç veririz, negatif hisler içimizde gittikçe büyür, bazen öfke, bazen mağlubiyet, bazen haksızlığa uğramışlık, adaletsizlik, üzüntü, mutsuzluk duygularını hissederiz. Bu konuyu düşünmeden edemeyiz, adeta beynimizi istila eder, beynimi kafamdan çıkarsam da rahat etsem deriz. Yani aslında konuyu taşınamaz hale getiren tamamen bizim düşünce şeklimiz ve düşüncelerin beraberinde içimizde doğan olumsuz duygular olur.
Aslında insanoğlu her türlü koşul ile başa çıkabilecek güce sahiptir.
Mücadele etmekten yorulduysanız mücadele etmeyin. Koyverin, akışa bırakın. Ne kadar zorlarsak o kadar zorlanırız.
Halbuki bazen olayları akışına bırakırsak hiç beklemediğimiz güzel gelişmeler de olabilmekte…
Bizi yaşam sevincimizi alacak kadar etkileyen olayı “evet durum budur, ben bu hislere sahibim, kendimi olduğum gibi kabul ediyorum, durumu olduğu gibi kabul ediyorum” deyip konuya daha fazla enerji vermezsek zaman içersinde yoğunluğunu kaybedebilir.

Elbette çok yoğun depresif duygular içersinde olan kişilerin mutlaka profesyonel yardım talep etmeleri çok faydalı olacaktır.
Negatif düşünce biçimi bir hayat şekli haline geldiği taktirde kişiyi ve çevresindekileri son derece olumsuz etkiler, bu durumda mutlak şekilde destek alınması gereklidir.
Zaman içersinde negatif düşünce biçimleri bizi hem fizikken hasta eder hem de vücut kimyasallarımızı etkilediğinden istesek te doğru düşünemez hale geliriz.
Ama herşey için bir yol vardır, ümidi kaybetmemek ve devam etmek te bir seçimdir.

Bu yazı Kişisel Gelişim-Self evolution içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.