Bir proje uyguladığınız zaman birçok grup ve kişi ile muhatap olursunuz. Herkes bir farklı ve ilginçtir, çok bilmişinden, dünyadan habersizine, çalışkanından işini baştan savma yapana, çok konuşanından sesi çıkmayanına kadar bir sürü insan profili ile muhatap olursunuz. Hepsi de sizi insan tanımaya veya hiç tanımadığınızı anlamaya daha çok yaklaştırır.
Kısa bir şantiye sürecinden alıntılar:
Ustalardan birisi yerdeki MDF kaplamayı delmektedir. Yanından geçerken aklımdan şimdi bir elini kesse acaba ne yaparız, saat geç, şantiye boşaltılmış, kesin yanlarında ilk yardım malzemeleri de yoktur diye sevimsiz bir düşünce geçer. Biraz sonra bir koşuşturma…Ne oldu? Usta elini kesti abla. Koşarak giderim ne var, nereni kestin? kanlı elini tutar. Olur böyle şeyler abla, olur da dur bi elini yıka ben yara bandı isteyeyim…ben bantı isteyinceye kadar usta yapıştırıcı banta peçete sarıp elini sarmış işine devam etmektedir…Usta! E mikrop kapacak elin, dur saralım, olmaz bişey abla, sardım ben. E peki. Şimdi siz hergün kesici aletlerle içiçesiniz, yanınızda hiç ufakta olsa bir ilkyardım çantası yok mudur? Ne rahat adamlarsınız yahu…Biz 36 senelik ustayız, her yerimizi keseriz, sarar geçer. Aldığım cevap budur. Haklısınız filan da değil, gayet rahat bir şekilde budur diyor “usta”. Yurtdışında sen hiçbir işte çalışamazsın haberin olsun diyorum, burası Türkiye diyor :)))
Akşam saat 22:30’a nakliyeciler şantiyeye eşyalarımızı getirecek ve montajını yapacaklar. Yarım günümü şantiyede geçirmiş, sonra 3,5 saatlik bir toplantıya gitmiş, oradan alelacele yemek yiyerek şantiyeye geri gelmişim, erken gelmişim ki organize olayım. Saat 23:00, arıyorum, nerdesiniz? E trafik vardı geciktik, anca eşyaları yüklüyoruz, gelicez. 1 saate orada oluruz. Şimdi gecikilen her dakika için yevmiyesinden kessen bakalım ne kadar gecikecek. Öyle bir akıllılık yapmamışsın, beklemek zorundasın. Ama kimse acaba senin işine mani oldum mu? Başka birşeyin vardı da onu yarıda bırakıp geldin mi, benim için zamanında geldin de bekliyor musun diye düşünmez. O vasıfta ve kapasitede olmadığı için o minik beyincikler daima yerinde saymaya veya kısa vadeli işler yapmaya mahkum kalırlar. Neden haber vermedin usta? Mecbur muyum seni bu saatlerde şantiyede beklemeye? Ya kusura bakma akıl edemedik haklısınız, haklıyım da sen yeni başlamadın işe, bir telefon etmek çok mu zor? Herşeyin çözümü “anlık” anlık olunca da sonuçlar böyle oluyor işte. Laf etsen sen sinirleniyorsun, etmesen adam hatasını bilmeyecek ve tekrarlayacak. Lafını edip sinirlenmeden beklemeyi öğrenmek te senin kendi hünerine kalmış.
Halı döşenir, önceden sökülmüş süpürgelikler de geri takılacaktır. Süpürgelikler üstünde sökümden kalan silikon ve boya-sıva parçacıkları vardır. Halıcı, gece geç saatlere kadar kendi döşediği halının üstünde bu boya ve sıva parçacıklarını altına hiçbir naylon filan gerçeden temizlemeye başlar. Ben de tabii bir kıyamet koparırım. Be usta! kendi yaptığın işe de müşterinin ödediği paraya da hiç mi saygın yok senin? Evet haklısınız, bi dakka temizleyeyim. Yani çalışmanın da bir kalitesi vardır. Kendi emeğinin içine bu kadar rahat edebiliyorsan ben ne düşüneyim senin hakkında?
Bölücü duvarlar örülecektir. Ekip gelmiştir, bir hengame koşturma işe başlanır. Az sonra ustabaşı fenalaşır, çaktırmaz bana ana bir bakarım surat kirece bağlamış, usta ne oldu? Tansiyonum düştü, istifra ettim, e ne dikiliyorsun ayakta, yat şurada biraz kendine gel. Yatacak yer de yok, git arabana toparlan. Yok yok ben iyiyim…Biraz sonra yine artık ayakta duramaz, oturarak ekibine direktif verir. Nasıl oldun? İyi görünmüyorsun…Bir daha istifra ettim, usta sağlık daha önemli, bir doktor çağıralım mı? Yok, bana bu hep olur. Niye, stresli misin? İçine mi atıyorsun? (ben de arada orijinal sorular sorarım böyle) Evet, yapım böyledir, içime atarım…Teşhisim doğru çıktı. çalışmaya devam, aradan 1-2 saat geçer ustanın artık kelimeler ağzında kaymaya başlar o dereceye gelmiştir. Usta, bak, şu anda artık sinirleniyorum, konuşacak halde değilsin, bırak şu duvarları yarın yaparız, ölecen kalıcan başımıza 3 tane duvar öreceksin diye, sen ne biçim adamsın, kime ne ıspatlayacaksın, hadi git artık! Tamam zaten bitti gibi, hadi çocuklar ben bi hastaneye gideyim, siz bitirin gerisini…Ustacım bu halde araba filan kullanamazsın, bayılır kalırsan direksiyon başında hem sen hem karşındaki ölür, kim taşır bu sorumluluğu? Çocuklar biriniz ustayla gidin…….zzzzzzz….izin vermez ki abla, o gider yine de. Ve sonuçta o halde tek başına hastaneye gider.
Artık ben ne diyeyim ki?! Bu kadar kendisine ve karşısındakine saygısız ve düşüncesiz insanlar olduktan sonra…Hergün kimbilir kaçı ile bilmeden yollarımız çakışıyor…Düşünmeden edemedim…