Yıllar önce bir albümünü almıştım, o dönemlerde ismi artık oldukça duyulmuştu.
Geçen hafta özel bir vesile ile kendisini hem dinleme hem de tanıma imkanı buldum.
Çok hoş bir ortamda çok özel bir gündü. Sabah oldukça keyifsiz güne başlamış, ama bunun hemen üstüne giderek günümün akışını güzel şeylere odaklanarak değiştirmiştim.
Karşımda beklediğimden daha farklı, çok daha derin ve dolu bir insan gördüm ve şaşırdım. Neden şaşırdım, çünkü herkes hakkında belli bir yargı oluşturuyor ve bunu o kişilerle tanışmasak bile kabul ediyoruz. Ben ne kadar eksik bir fikre sahip olduğumu görünce şaşırdım. Son zamanlarda birçok insan beni şaşırtıyor zaten…Ama olumlu yönde şaşırmaktan her zaman büyük keyif alıyorum.
Anjelika eserlerini çalarken aynı zamanda interaktif bir ortam yaratılmıştı. Birçok konuda fikir alışverişi yapabiliyorduk.
Biraz kendisinden ve müziğinden bahsetti, sahneye çıktığı zaman ufak bir dua edermiş, dermiş ki: “beni müziğimle insanların ihtiyaçlarını karşılayan yap” çok güzel bir dua…Müzik o kadar evrensel, her zevke o kadar güzel hitap edebiliyor ki gerçekten de onunla çok farklı duygulara kapılabiliyoruz, bazen hüzün basıyor, bazen neşeli oluyoruz, dans ediyoruz, mutluluk veriyor veya sinirlerimizi bile bozabiliyor. Çok büyük bir güce sahip. Anjelika da piyano başına geçtiğinde gerçekten kendimizden geçiyoruz, onun konsantrasyonu bizim merakla ve algılayarak dinlememize sebep oluyor.
Müzisyen olmaktan öte “önce insanım” diyor…Çok cesur ve çok duyulmayan bir açıklama, çünkü hep insanlığımızdan öte kılıflarla kendimizi tanıtıyoruz, mühendisim, doktorum, şarkıcıyım gibi…Sadece kendisi ile ilgilenmeyen, özellikle çocuklara ve onların eğitimine büyük önem veren bir sanatçı. Çevresinde olan bitene karşı duyarlı, bir örnek veriyor ve bu örnekte bir kişinin ilgisi ve çabası ile bile güzel değişimler olabileceğini anlatıyor. Çevresini empoze ederek değil, doğal akışında aktif olarak faaliyette bulunarak değiştiriyor.
Çok güzel bir açıklama yapıyor: 2 türlü iyilik var, birisi aktif iyilik, burada sen faaliyettesin, değişimler için birşeyler yapıyor veya yaratıyorsun. Diğeride pasif iyilik, iyi bir insansın ama hiçbir şey yapmıyorsun, hiçbir faaliyette bulunmuyorsun.Dolayısı ile iyiliğin hiçbir işe yaramıyor.
İşte bu 2.tip o kadar yaygın ki…Hergün “amaaaan benim uğraşmamla o mu değişecek…ben yapsam ne olur ki hiçbir şey olmaz, işim var-bununla ilgilenecek vaktim yok” diyen o kadar çok insan tanıyorum ki kendi duyarsızlıkları karşısında çoğu zaman gerçekten dehşete kapılıp şöyle bir sarsmak istiyorum. Anjelika da bu konuya çok güzel değiniyor.
Hayatımızda istediğimiz her türlü değişimi “şimdi” yapmamız gerektiğini ve başkalarını beklememek gerektiğini söylüyor. Çok haklı, yapmak istediğimiz değişimleri başkalarına mal edip, şu olursa bunu yapacağım, bu gelirse şunu olacağım gibi şeyleri söyleyenleri çok sık duyarız. Sana ne ki başkası? Sen gerçekten birşeyleri değiştirmek istiyorsan hemen başla ve önce kendinden başla. Bırak ötekileri.
Hayat hergün yeni birşeyleri önümüze koyar, her gün yeni birşey öğreniriz. Öğrenecek o kadar fazla şey var ki ömrümüz yetmez, yanından bile geçemez. Dolayısı ile Anjelika’nın dediği gibi “kendimizi fark etmek, yontmak, daima öğrenmek ve ben öğrendim,oldum dememek” gerekir.
Kimse hiçbir zaman olamaz. Bunu diyenden genelde uzaklaşmak gerektiğine inanırım, çünkü hayatın göstereceği şeyler hiç bitmez, bunu diyen insan olmaktan ziyade egosunun egemenliğine girmiş, öğrenmeye kapanmaya başlamış birisidir.
Diyor ki: Sonsuz öğrenme ve değişebilme şevkine sahip olabilmeliyiz. Hayat bir yolculuk, kendimizle ilgili şeylerin tam tersi karşımıza çıkıp bizi şaşırtabilir.
Ne kadar da doğru, herşeye adapte oılabilmek için değişime de açık olunmalı, bu bazen zor bazen de gayet akıcı bir şekilde olabiliyor.
Müziği de çok güzel tanımlıyor: Müzik bir gezegen ve klasik müzik te bir ülkedir. Ama nasıl ki evrene uzaydan baktığında ülkeler arası hiçbir sınır göremezsin, müzikte te tarzlar arası hiçbir sınır, kesin çizgi yoktur.
Çok muhteşem bir tanımlama…Aslında dünyada da hiçbir konuda bir sınır yok, tüm sınırları insanoğlu kendisi yaratmıştır.
Devam ediyor akmaya: damla okyanusta tek olamaz, diğer damlalarla birliktedir. Siz de kendinizi korumak adına kendinizi insanlardan yalıtırsanız kötülükten korunayım derken iyiliğe de kapanırsınız.Dolayısı ile aslında hepimiz bir’iz.
Bizler beden değiliz, bu yüzden dünyaya bedensel bakmamalıyız.
Hak, bize en zorlandığımız noktadan selam verir… Haksızlıklardan çok şey öğreniyorum, “ben” demiyorum, “ben kimim” diye arıyorum.
Mesleği ile ilgili konuştu:
Mesleğimiz ne olursa olsun içinde kalbimizin bir parçası olmalı dedi.
Şu anda sahibi olduğu web sitesi www.bilinclianne.com un kuruluşundan bahsetti: Bir gece bu siteyi ve tüm içeriğini rüyasında görmüş, ertesi sabah uyandığında hemen kurma kararı alarak faaliyete geçmiş. Siteyi daha geliştirerek unutulmuş etik değerleri tekrar hatırlatmayı amaçlayan güzel bir site yaratmış.
“Ben olduğum gibi varım ve içimden geleni gerçekleştiriyorum”
“Raindrops” isimli albümü bugün yurtdışında hamileler ve bebekler için terapilerde kullanılmakta. Albümde özellikle huzur ve sükuneti vermek istemiş, o dönem kendisi de hamile olduğundan ve hamile annelerin özellikle bunu aradıklarını fark ettiğinden ortaya terapilerde bile kullanılan bu özel albüm çıkmış…
Nerede olduğun önemli değil, yeteneğin varsa geçtiğin yollar ve vereceklerin önemli.
Anjelika Akbar
Daha geniş bilgi için: