Gerçekten ne istiyorsun?
Bu soruyu acaba kaç kişi kendisine ciddi bir biçimde sorar merak ederim…Oysa ki en önemli sorulardan birisidir.
Gün içersinde hangi konulara odaklanırız? En çok neyi düşünürüz? Düşündüklerimizin farkında mıyız yoksa gelip geçer mi?
Yapmak istediklerimizi yapıyor muyuz yoksa mazeretlerin ardına mı sığınıyoruz? Daha da kolayı yapamadığımız şeyler için başkalarında mı hata arıyoruz? Genel olarak gözlemlediğim kadarı ile yapamadığımız çoğu şey için mutlaka bir açıklamamız olduğudur. Mesela geçenlerde bir arkadaşım daha özgür olmak istediğini ve ailesi yüzünden bunu yapamadığını bundan dolayı da rahatsız olduğunu anlatmıştı. Sordum, peki hayatında ailen olmasaydı o özgürlük kapsamında ne yapmak isterdin? Elle tutulur bir cevap veremedi. İyi de madem bir hayalin veya hedefin yok bu durumda neden aileni engel olarak görüyor ve kendini boş yere sıkıyorsun?
Ailem olduğu için bunları şunları yapamıyorum diye düşünmek yerine belki de daha yapıcı bir düşünce tarzına yönelmek kendimizin bile bilmediği cevaplara ulaşmamızı sağlayabilir. Yani hayatımda ailemle birlikte daha özgür nasıl hareket edebilirim diye düşünmeye başladığın zaman yavaş yavaş cevaplar oluşacaktır, çünkü beynine yapılanmak için bir komut veriyorsun aslında.
Veya çoğumuz başımıza gelen bizi rahatsız eden bazı konularda şu soruyu sorarız: neden hep benim başıma geliyor? Bu soru tarzının içinde bir yalnızlık ve kendine acıma saklıdır. Başına gelen sorun hakkında geçmişe giderek düşünürsen muhtemelen zaten "şimdi böyle olursa şu olacak demişsindir veya çok şüpheli yaklaşmış, zayıf bir enerji vermişsindir. Olayı belki de dramatize ederek düşünmüş ve kendine çekmişsindir.O yüzden gün içersinde düşündüğümüz herşeye çok dikkat etmeliyiz.
Bazı konuları düşünmeyi ve bunların yarattığı duyguları alışkanlık haline getiririz. Bunlar güzel şeyler de olabilir olumsuz konular da olabilir. Olumsuz şeylere odaklandığımızda pozitif enerji akışını kendi isteğimizle engellemiş oluruz. Çünkü o sırada ya üzülürüz, ya sinirleniriz ya da gerilir veya korkulara kapılırız.
Şunu sormak lazım: Şimdi bu konuyu düşünmek bana ne kazandırıyor? Bunu şu anda çözebilecek miyim? Şu konuyu çözemiyorum veya bunu yapamıyorum diyeceğimize "bunu nasıl yapabilirim" diye daha pozitif biçimde beynimizi koşullamaya alıştırmamız lazım. O zaman zamanla daha olumlu bir tavır sergileyeceğimiz için düğümler birer birer çözülmeye başlayacak ve belki de hiç hesaba katmadığımız sonuçlar yaşayacağız.
En rahatlatıcı olumlama ise "birgün buna da bakıp gülebileceğim" diyerek sorunu büyütmemek olabilir.
Düşündüğümüz konular inançlarımızı ve değerlerimizi belirtir. Bunlardan rahatsızlık duyuyorsak bunları değiştirmek dış etkenlerin değil tamamiyle bizim elimizdedir.
Bir şeyi yapamadığın zaman veya elde edemediğin zaman bunu sorun haline getirmek yerine bundan kendime nasıl bir ders çıkarabilirim, bunu başarabilmek adına ben ne yapabilirim diye sormak gerekir. Çünkü belki de bilinçaltında aslında istediğin o değil. Bu yüzden ne istediğimizi iyi bilmemiz lazım, çoğu insan bildiğini sanır ama gerçekte kurcaladığınız zaman karmaşık hedefleri vardır veya hedefi bile yoktur. Sadece şikayet eder.
Yakın bir dostum bana canını çok sıkan bir konudan bahsetmişti, konu gittikçe büyümüş ve çözümsüz hale gelmişti. Aradan bir zaman geçmiş ve tekrar konuştğumuzda inanılmaz bir sonuçla karşılaşmıştım. Arkadaşım kendisini üzen kişilerden uzaklaşmış, hayatına yeni bir yön verme kararı almış ve doğudaki okullara önlük yardımı yapmaya başlamıştı. Yani odak noktasını 180 derece değiştirerek tamamiyle farklı bir konuda hem kendisini hem başkalarını çok mutlu edecek bir karar almıştı. Bunu duyunca kendisine "iyi ki o insanlar hayatına girdi…Bak ne gibi güzel bir sonuç doğurdular, onlar artık senin hayatındaki görevlerini tamamlamış oldular, sen de bu konudan çok güzel bir sonuç çıkardın" demiştim. Hakikaten de aklıma geldikçe kendisi adına çok sevinirim. Gelişmek böyledir işte…
Bizi üzen insanların bile bazen muhteşem şeylere aracı olabileceğini daima hesaba katmalıyız.
Olumsuz duygular içinde olduğumuz bir günde ne yapabiliriz?
Şu soruyu sormalı: Şu anda hayatımda güzel, iyi olan ,beni mutlu eden şeyler nedir?
Mutlaka cevabın olacaktır. Olmaması imkansız. Sadece dikkatini ona vermeli ve fark etmelisin. Hergün hatırlamak ve şükretmek lazım ama öylesine değil, hakkaten hissederek.
Kendimizi motive edici konulara odaklanmalıyız aslında, bu kadar basit. Kötü günlerimiz her zaman olabilir, hayatın bir parçası olarak olacaktır da ama bu günlerden bile mutlaka kendimize çıkaracağımız birşey vardır, onun ne olduğunu düşünmeye odaklanırsak kötülüğün önemi de azalır.
Başka bir soru: Seni şu anda ne mutlu ederdi? Peki bunu düşününce ne hissediyorsun?
Hayatında nelere müteşekkirsin? Nelere olabilirdin? Bunları düşününce ne hissediyorsun?
Neden gurur duyuyorsun? En çok neyi seviyorsun? Seni kimler seviyor? Bunların hepsine verecek güzel cevapların vardır..
Sürekli odaklandığın konuda zaman içersinde uzmanlaşırsın. Bu kötü birşey de olabilir son derece güzel birşey de. Seçim bizim.
Daha fazla vermeye çalış, verdikçe daha mutlu olursun. Bencillikten uzaklaşır başkalarının mutluluğunun seni de ne kadar mutlu ettiğini görür ve şaşırırsın. Verdiklerini beklenti ile değil sadece vermek için yap. Herşeyin bir karşılığı olmayabilir sen içinde karşılığını alırsın.
Mutsuz olduğun günde bile olumlama yap “Mutluyum, mutluyum, mutluyum, herşey yolunda, hayat akışında” Bu olumlamaları alışkanlık haline getirince beynini de koşullamış olduğundan mutlu olman için gerekli şeyler karşına çıkacaktır. Yeter ki inan, yeter ki beynini terbiye et.
Kaderimizi biz oluştururuz. Yaptığımız günlük seçimler, davranış biçimlerimiz ileriye yaptığımız yatırımlardır ve kader olarak karşımıza çıkar. Kader tesadüfi değildir. Tesadüf olarak karşına çıktığını düşündüğün herşeye dikkatle bak, mutlaka bu konuda birşey düşünmüş veya geçmişte konuyla ilgili birşey yapmışsındır.
Herşey bizim seçimimiz.
Insan için neyin önemli olduğu veya neyi çok istediği,içinde bulunduğu şartlara bağlıdır.
BeğenBeğen