Son dönemlerde çevremde olan birkaç olaya istinaden beni düşünmeye sevk eden iki konudan birisi “insanları bekletme” üzerine.
Yetiştiriliş ve duyarlılık itibari ile her türlü toplantıma, buluşmalara ister iş için olsun ister arkadaşlık-aile adına olsun daima zamanında hatta biraz önce gitmeye özen gösteririm.
Geç kalırsam da mutlaka arayıp haber veririm. Ama çoğu insanın bu özeni göstermediğini görmek garibime gidiyor.
Başkalarını bekletirken ayrıca son derece rahat tavırlara da şahit olmuşumdur. Halbuki bu bekletme sırasında aslında beklettiğiniz kişinin hayatından çalıyorsunuz. O beklediği 20 dakika yarım saatte belki evinde bir işini halledecekti, belki çocuğu ile daha fazla vakit geçirecekti, belki ilave bir iş halledecekti, belki de başka bir toplantıya yetişmesi için onun vaktini alıyorsunuz. Veya sizinle buluşmaya zamanında gelebilmek adına belki yolda tehlikeler atlatmış bir insanı gereksiz yere o konuma düşürmektesiniz. Çoğu insanın tüm bunlar hiç umurunda değildir,hatta aklına bile gelmez ama hayatımızdaki her dakikanın aslında son derece büyük bir önemi veya rolü olabilir. Bunu kimsenin kimseden alma hakkı yoktur ama nedense alınır. Özür dileyenleri ayrı tutyorum, birçoğu da pozisyonları itibarı ile özür bile dilemekten acizdir. Hep hayret ederim. Bazı “medeni” ülkelerde doktor randevularınıza geç giderseniz ona göre seans vaktiniz kalır, gitmezseniz faturası gönderilir, avukatla toplantıya geç gelirseniz avukat ona göre zamanı oranında ücret keser gibi çok güzel örnekler duydum. İnsanlar bu şekilde, konu da maddi olunca gerekli özeni göstermektedirler.
(Zaman bedavadır ve paha biçilmezdir. Sahip olamazsın ama kullanabilirsin. Tutamazsın ama harcayabilirsin. Bir kere kaybettin mi hiçbir zaman geri alamazsın)
Diğer bir konu da her dakika tedbirli ve programlı yaşayan insanların düşebildikleri stres verici durumdur. Hayatımızda bazı olaylar sebepsiz yere başımıza gelmez. Hatta tüm olayların belli sebepleri vardır ama bunları da görmesini bilmek lazımdır. İş hayatında elinizde a-b-c planlarının olması ve durumlara hazırlıklı olmak tercih edilen bir durumken normal hayatta her daim planlı yaşamak bence bazı güzellikleri kaçırmak ve hiçbir şeyi akışına bırakmamaktır. Bu sürekli planların kendimizde yaratacağı stres yanında ayrıca çevreye vereceği stresin de görülmesi gereklidir. Biz kendi adımıza planlı yaşamak isteyebiliriz ama herkesi de buna sürükleyemeyiz. Her dakika bir program ve tedbir robot gibi yaşamakla eşdeğer duruma gelmektir. Hesaplanamayan durumlarda şaşkına dönmek demektir ki bazı olayları akışına bırakmak en güzelidir.
Life is what happens to you
While you’re busy making other plans.
John Lennon
While you’re busy making other plans.
John Lennon
(Hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir)