Bugün Hristiyan aleminin (çok gülüyorum bu tasvire) noel bayramı.
Aslında dün gece 00.00da başladı. Hz. İsa’nın doğum günü anlamına gelen NOEL bayramını her sene 24-25 Aralık’ta kutlarız.
Benim bayramlarımız içersinde en sevdiğimdir. Özellikle yurtdışında bu bayramın hazırlığı 1 ay öncesinden başlar, tüm mağazalar,alışveriş merkezleri, evler, bahçedeki ağaçlar cıvıl cıvıl, rengarenk süslenir, her yerde noel şarkıları çalmaya başlar, keyifli bir atmosfer hüküm sürer. Elbette ticari yönü çok büyüktür, hiç hafife almamak lazım.
Biz de dün akşam hem ailece toplandık hem de yakın dostlarımızı yemeğe davet ettik. Annem evi yine öyle bir süslemiş ki her noktada ayrı bir detay 🙂
Geçen 4-5 sene öncesine kadar noel bayramı hep babaannemin evinde 19 kişilik bir çekirdek aile olarak kutlanırdı. Çekirdek ailemize ayrıca varsa aile gençlerinin-bekarlarının sevgili adayları da katılır. Bizlerde sevgililer aileye her zaman karıştırılır, yani hemen evleneceksin anlamına gelmez. Türk ailelerin %95inde sevgililer anne ve baba ile iş ciddi ise tanıştırılır ya, bana saçma gelir. Boşuna tribal enfeksiyon yaratmaktır. Halbuki herkes birbirini tanıyınca daha sempatik, daha güvenli bir ortam doğar. Anne ve babalar önden kız veya erkek adayları değerlendirmeye alır, yamuk varsa baştan tespit edilebilir, kısaca daha garantili bir yöntemdir.
Herneyse, noelimiz o kadar hareketli ve neşeli geçerdi ki hiç bitmesini istemezdim. Babaannem ve ailenin hamarat anneleri inanılmaz güzel yemekler hazırlarlardı, noel hindimiz içersine "stuffing" denilen süper lezzetli bir karışım hazırlanıp doldurulurdu. Hediyelerin hepsi noel ağacı altına yığılır, özellikle ailede küçük çocuklar varsa en çok hediye onlara gelir, daha bir hediyeyi tam açmadan bağırarak diğer hediyeye geçilirdi.
Babaannem, yani torunları arasındaki adı ile Neka, arada 2 gelinini annemle amcamın karısını ayak altında dolaşırlar veya birşeyi yanlış yere koyarlar veya bulaşıkları yıkamaya kalkarlarsa haşlardı. Annemler de fena makara yaparlardı.
Bu sene 5 kişilik ailemiz (diğerlerinin bir bölümü yurtdışında bir bölümü kendi evlerinde idi) ve yakın dostlarımız ile kutladık. Bizim genelde Türk dostlarımız olduğudan gördüğüm kadarı ile onlar da bu kutlamalara katılmaktan büyük keyif alıyorlar. Kimi kendi de evde güzel bir meze veya yemek hazırlayıp getiriyor, kimi hediye getiriyor. Annem hep hazırlıklı, kimi davet ediyorsa ona mutlaka bi hediyesi var 🙂 1001 çeşit yemek ve "punch" denilen direkt tüketilen büyük sükseli içkimiz Afrika çekirgeleri geçmişçesine bitiyor tabii. Tipik menümüz vardır her sene aynıdır. Hindiiii, mayonezli balık ezmesi, lahana sarması, supya (süper bir ahtapot yemeğidir), kocaman bir salata ve bu ana yemeklerin yanına börekler, mezeler vs vs. Bir de tabii özel bir tatlımız vardır, halam yapardı, anneme ve anneanneme öğretti ismi "finikya". O da bir tür tatlı poğaça gibidir form olarak, ortada durur, gider gelir bi tane ağzına atarsın, sonra basen bölgesindeki ilave yağ tabakası nerden geldi diye karalar bağlarsın. Ama yenir, Allahın emridir.
24-25 Aralık günlerinde ya gece 12de ya da ertesi gün 11 ve 18de kilisede ayin vardır. Hiç kiliseye gitmesen bile noelde kendini psikolojik baskı altında hisseder gitme gereği duyarsın. Gece ayini en kalabalık ve güzel olanıdır ama biz punch etkisinde olup araba kullanamadığımızdan gidememe durumumuz ağır basar. Ertesi güne gideriz. Bu sene vallahi gittim 🙂 Gerçi ben dua etmenin her yerde yapılabileceğini savunanlardanım. Kilisede benim çok sevdiğim bir tütsü kokusu vardır, atmosferden genelde hep etkilenirim ve şarkılar söylenirken de mutlaka bir ara gözlerim dolar. Hisliyiz ne yapalım 🙂
Noel gibi günlerde özellikle, aileden kaybettiklerimizi çok çok özlerim. Neka boyut değiştireli 1 sene oldu inanmakta güçlük çekiyorum çünkü onu düşünmeden geçirdiğim 1 günüm olmadı daha. Çok güçlü bir karakterdi ve annem kadar sevdiğim bir insandı. Çok mutlulukla andığım çocukluğumda büyük rolü olmuş çok orijinal birisiydi babaannem. Hem terör estirir hem de çok sevecen olurdu. Hem kızardık hem çok severdik.
Birgün biz torunları evde oynarken fare-sıçan arası birşey önümüzden geçmiş, Zeyna Neka kedinin yarı boyundaki fareyi boğazlayarak bahçeye atmıştı…Düşünemiyorum bile…Fare demiim sıçan daha doğru çünkü ince parmağım boyutunda kuyruk çapı vardı…iiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiik!
Neka çok çok sevdiğim bir insandı ve gittiğinde çok üzüleceğimi düşünmüştüm ama giderken tüm aileyi öyle bir hazırladı ki ayrılığa sayesinde hastalandığın ve ölümün geleceği zaman nasıl hazırlanman ve sevenlerini nasıl hazırlaman gerektiğine dair çok şey öğrendim. Diğer boyuta geçişi çok enteresan oldu, çünkü dünyadaki hesaplarını kapattı, küslüklerini bitirdi ve gittikten sonra da bana çok emin olduğum bir his verdi: Olduğu yer neresi ise çok mutlu idi, dünyadaki görevi sona ermişti ve bizim de üzülmemize hiç gerek yoktu. Bu sadece bir his ama onu düşününce hep bu his geliyor dolayısı ile böyle olduğuna kesinlikle eminim.
Bugün ziyaretine gittim çünkü noelde her zaman onun büyük rolü ve önemi olmuştur ailede ve yine çok eksikliğini hissettim. Onun hediyesi özel takılarımı taktım.
İlk tektaşım Nekadandır. Birgün bana "senin evleneceğin yok bunu da artık daha fazla bekletmeyeyim de tak" demiş ve hediye etmişti. Bu yüzden artık evlenmeme gerek kalmadı :))) Nil’in dediği gibi tek taşımı kendim aldım,tek başıma kendim taktım,girmesinler havaya!
Oradayken, varlığı içimde olan birisinin beden ziyaretine gitmek saçma geldi, ama insan yine de psikolojik olarak sanki o kişiyi ziyarete gitmezsen onu sevmiyormuşssun zannedecek diye suçluluk duygusu hissediyor. Halbuki saçma bir düşünce. Mezarlık ziyareti de ayrı bir huzur veriyor insana. Ben hep hatırlatırım kendime birgün tüm bunların sona ereceğini, o yüzden Nekaya da söyledim rakıları hazırlasın dünyasal görevim sona erince beraber bir demlenicez diye. Bizim ailenin çok kıymetlileri öteki tarafta, özleyince onları şimdi hepberaberdirler, sofra kurmuşlardır mezelenip demleniyorlardır diye hayal kurarım. Öylesini düşünmek bana çok mutluluk verir 🙂
Nekayla rakı içmeyi çok severdik, Çeşmede saat 7 dedin mi bizim evde mezeler hazırlanır ve rakılar koyulurdu, bizim yıldızburnu gavur doluydu o zamanlar, 7de özellikle "60 üstü gençler" giyinir süslenir rakı-meze-briç partisine bizim eve gelirdi. Ey gidi güzel günler…Sonra briç partileri zamanla azaldı, Nekayla berabe rakılanır olduk. Rakı sevdam öyle başlamıştır. Hiç sevmezdim Neka keyfini öğretti 😉
Neyse…Bugün Neka, Sonia ve Jack’i özellikle özledim. Umarım ki çok iyilerdir, çok güzel bir boyuttadırlar…
Sevdiklerin terk ettikçe kendini yalnız hissetmeye başlıyorsun…
Bu arada dün ve bugün çok uğurlu idi, şu pozitif düşünce gücü ve gerçekten ve isteyerek evrene sipariş verme olayı o kadarrr güzel cevap vermeye başladı ki! İnanılmaz birşey. Fakat herşeyin ucu hakikaten pozitif düşünmekte. Düşünce gücünün ve negatif duygu beslemeden, hiçbir tereddüt veya korku öğesi bulundurmadan istenen şeylerin aynısının veya farklı formatının kesinlikle olduğunu görüyorum.
Şunu da gördüm ki başkasına verdiğin moral, destek, güzel enerji ve güç kesinlikle sana aynı anda süper keyif sonrasında da aynı şekilde geri dönüyor, herkese tavsiye ederim. Mutlu et-mutlu ol. Garantili çözüm.
Konu dağıldı, toplayamadım, kesiyorum 🙂
Merry Xmas folks 🙂
PS. Bu arada bazı kişiler bloglarımı okuyup daha günlük dilden uzak formatta yazmamın iyi olabileceğini söylemişler.
İyi de amacı formal bir dilde bilgi vermek değil. Şu anda içimden nasıl geliyor ise o şekilde ilerleyecek, sonra zaten kendi yolunu bulup olması gerektiği şekline dönüşür ama belkide hep böyle casual da kalabilir. No stress. Formal dil gazete ve dergilerde bol bol bulunabilir. xxx.