Geçtiğimiz hafta Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat galerisine Ömer Uluç sergisini görmeye gittim.
Uzun süredir bu mekana gelmemiştim, bir daha da ziyaret eder miyim bilemiyorum…
Bir Sanat galerisine gelindiği zaman başka bir havaya bürünmek istersiniz. Başka bir dünyaya girmektesiniz ve o anlar sanat ile başbaşasınızdır.
Fakat sanatı teşhir etmek en az sanat yapıtları kadar önemlidir. Teşhir ne kadar başarılı ise o kadar farklı bir etki yaratır, o denli öne çıkar.
O mekanda zaman geçirirsiniz ve galerinin amacı yapıtlarını sergilemek, satmak,sanatçıya destek vermek, ön plana çıkarmak ve insanlara sanat sevgisini aşılamaya çalışmaktır.
Sanıyorum bu galeri uzun süreden beri bakımdan geçmemiş ve mimar eli değmemiş…Mekana giriyorsunuz son derece soğuk bir atmosfer, oturup eseri seyredecek veya birkaç not alacak oturma alanı bulunmuyor. Basit aydınlatmalar, serginin başlangıç ve bitiş noktası belli değil, üst kata çıkıyorsunuz meğerse bir koridordan yan tarafa geçip oradan devam ediyormuşsunuz.
Yaşlı veya engelli iseniz hiç dolaşmayın daha iyi…Oturacak yeriniz yok, tekerlekli sandalye yok. Asansör de göremedim ama belki ben görmedim emin değilim.
Burada önemli bir sanatçının eserleri teşhir ediliyor ama teşhir gerçekten etkileyici değil, akılda kalan birşey yok.
Bilmiyorum sanatçının kendisi acaba ne düşünmüştür…Orada yılların emeğini toplayıp sergiliyorsunuz ve güzel bir etki yaratmak, konuşulmak, satın alınmak istiyorsunuz.
Ben üzüldüm, ortamdan da pek hoşlanmadığım için normale göre daha hızlı bir tempoda dolaşıp çıktım.
Bu sefer yan salona geçtim, orada da “sikke sergisi” vardı, çok ilgi duymadığım bir alan olmasına karşı içeri girdim çünkü çok daha cezbedici bir sergileme düzeni vardı. Diğerine göre daha hakkını vererek hazırlanmış, daha fazla emek görülen bir sergi idi. Oldukça ilgimi çekti, hatta takı çalışması yapan yakın bir dostuma sergi hakkında bilgi verip gelmesini önerdim.
Her 2 sergide de dikkatimi çeken şey sergiler ile ilgili kitap satışının olmaması idi. Halbuki bir sergiden çıktığınız zaman onun heyecanı daha taze olduğundan onunla ilgili veya sanatçı ile ilgili bilgi almaya daha açık oluyorsunuz. Yanınıza ufak bir hatıra da almak isteyebiliyorsunuz.
Yapı Kredi grubuna yakıştıramadığım, en kısa sürede genel bir tadilattan geçirilmesi ve mutlaka konu ile ilgili tecrübeli bir mimar kadrosu ile çalışılması gerektiğine inanıyorum.
Yalnız…İşi sadece mimarlara bırakmayıp sanatçılar ile de bir teşhir-sergi çalışması yapılması galeri açsısından daha faydalı olacaktır.
İnsanlar güzel ve enteresan ortamlara gelmeyi her zaman isterler. Neden böyle mekanlar yaratılmasın?
vay be kikacım ne kadar doğru bi r noktaya değinmişsin …yapı kredinin sergi alanı bir kere ,sadece Fausto Zonaro segisi nde gözüme batmadı , resimler o kadar etkili bulmuştumki mekan yok olmuştu .. bu arada bende bi gidp bakayım şu ömer e ..iyi haber vermiş oldun ..sağol bi tanem.dediğin gibi aslında hepsi bir bütün ama işin iyi oluşu mekanı yok edebilir mi aceba??
BeğenBeğen