Cep telefonum olmadan evden çıkmam abi! çıktıysam da geri döner alırım. Herkesten duyduğumuz laf değil midir?
Internet ve cep telefonu hayatımızın nasıl da yemek-içmek gibi vazgeçilmez bir parçası haline geldi…
Bugün eski günleri anarken (yani sadece 15 sene kadar öncesini diyelim) nasıl iletişim sağladığımızı konuşur güleriz. Nasıldı nasıldı? Mesela öğle yemeği programı yaparken önce tüm arkadaşlar o dönemlerde çok kullanılan "ev telefonumuzdan"birbirimizi arar, olayın yerini ve saatini kararlaştırırdık. Sonra da herkes kendini geç kalmamaya özen göstermeye çalışarak ayarlardı. Ya bir noktada buluşup topluca bir yere gidilecekse? O zaman da geç kalan 15-20 dakika maximum 3 yarım saat beklenir, en yakın jetonlu telefondan veya varsa telefon kartı ile kişi evinden aranır çıkıp çıkmadığı kontrol edilirdi. Bi şekilde de yıllarca buluştuk, bi sorun olmadı 🙂
Flörtlerimizi de "telefon açarak" ederdik. Yani eskiden insanlar birbirini arardı, özleyince aynı gün içersinde tekrar aradı ve daha sıklıkla görüşülürdü.
Ilk cep telefonu çıktığında kullanan arkadaşlar "hava atmaya çalışıyor" diye eleştirildi, bir torba laf işittiler, sonra bir baktık hepimizin elinde telefonlar geziyoruz.
Bir dönem mesaj da yoktu…Mesaj çıktı mertlik öldü. Önce mesaja çok alışamadık, kimimiz yavaş yazdı,kimimiz sökemedi, sonra başparmaklar kaslandı, adeta sekreter kesildik, şu ara mesaj yağmuru altındayız. Neden bu mesaj olayı…anlayamıyorum. Sanki daha özelmişiz hissine kapılıyoruz. Büyük yalan tabii.
Konuşmak istemeyince mesajla daha mı kısa kesiliyor? Beğenip te konuşamadığımız kişiler ile sessiz iletişim mi sağlıyor? Uzun süredir aramamıştım,görüşmemiştik,yine arayasım gelmedi ama bi mesaj atayım da vazifemi yapayım olayı mı? Küsüz, cesaretim yok konuşmaya, bi mesaj atayım bari yiğitlik bende kalsın mı? Aşkımız bitti, söyleyecek karakterim yok, hadi bay mıdır? Yani mesaj iyi hoş ta mertlik gitti diyorum.
Yine de bu icadı yapan kişi ve kurumu tebrik ediyorum, her an erişilebilir bir haldeyiz, acil durumlar için (pillerimizi düzenli dolduran sorumlu şahsiyetlerden isek) elimizin altında bir iletişim aracımız var. Resim de çekiyoruz, ses kaydı da yapabiliyoruz, efendim haberleri de takip edebiliyoruz, bir de son derece rahatsızlık vermeye başlayan binlerce reklam mesajına maruz kalıyoruz. Bu konuya da artık tüketicinin el atması gerektiğini düşünüyorum. Cep telefonuna saat 18:00 sonrası herhangi bir reklam mesajının gelmemesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta bir adım ileri giderek tüketicinin reklam göndermek isteyen firmalardan bunun karşılığında ücret talep eder hale gelmesi gerektiğini düşünüyorum.
En komik durum ise cep telefonlarının bir yerde oturulduğu zaman mutlaka göz önünde olmasıdır. Çantada bırakıldığı pek gözlenmemektedir. O telefon uzun süre çalmazsa veya mesaj dahi gelmezse bi rahatsızlık duyulur ve bi kontrol yapılır hani acaba yanlışlıkla kapandı mı yoksa pili mi bitti diye. Herşey tamam ise sorun yoktur, derin bir nefes alabiliriz.
En nahoş durum ise herkesin her telefonu açmak zorunda olduğu hissine kapılması ve en gereksiz konuşmaları dahi gayet rahat yapmasıdır. Defalarca kez önemli konular arasında o telefonlar çalmış ve konuşmaları,havayı p** etmiştir. Artık insanlarda saygı da kalmamış müsait değilim,daha sonra ararım cümlesi adeta sözlüklerden çıkarılmıştır.
Bir de bağıra çağıra konuşma durumu vardır. Tüm ev halkı, çevre ve mahalle konuşmayı duymak zorundadır. Telefon gelince odadan çıkıp başka yerde konuşma adabı görülmemektedir,çünkü cep telefonundan arayan kişi her nedense hep odada bulunan kişilerden daha önemli muamelesi görmektedir…Bu algıyı uzman kişilerin incelemesi gerektiği kanatindeyim.
Bir de tabii son 1-2 senenin trendi cep telefonundan mesaj okuma olayı…İş adamları için, çalışanlar için son derece faydalı bir hizmet olmasına rağmen 24/7 mesajlarında yaşayan şahsiyetler için tehlikeli bir hizmet haline gelmiştir ki karşınızda konuştuğunuz kişinin tek gözünün sizde diğerinin mesajlarında olması bilmem ne kadar samimi bir ilişki kurma şeklidir sorarım. Toplantıya girdiniz,önemli de bir mail bekliyorsunuz, dinkkk mail geliyor ve toplantı sırasında onu da okuma imkanınız oluyor. Evet şahane tabii ki. Sekreterinize iş düşmüyor, özel mailleriniz karıştırılmıyor.
Cepte internet olayı artık özel hayatın kalmamamış olmasının son aşamasıdır diyebilirim. Bir seyahate/tatile gittiniz, acaba kaçınız cebinizi ve/veya internetinizi arkada bırakıp gidebiliyor? Ulaşılabilir olmanın bence tatil ve kafa dinlenmesi ile en ufak bir ilgisi bulunmamaktadır. Tatilde ulaşılamaz olan kişilere de hesap sorulmamalıdır.
Herkesin şunu çok iyi bilmesi gerekiyor ki ölümlü bir dünyadayız, bugün bu dünyadan ayrılsak aynı gün hayat aynen devam edecektir. İş daima devam edecek ama ömürler bitecektir. Dolayısıyla rahat olmakta fayda var derim…
Son trend ise I-Phone veya Blackberry sahibi olmadan asla! Hatta Blackberry demode oldu diyebilirim. I phone denilen güzel ama yine sanal ortamda vakit kaybettiren telefonun hangi özellikleri gerçekten gerekli, hangileri değil bir sormak lazım…Sanal ortam artık hayatın vazgeçilmezi oldu. I Phone ile sanal kedi-köpek besliyorsunuz, hayvanlarınız beslenmeyince üzgün bakıyor hiç ilgilenmediğiniz zaman ölüyorlar. Eskiden Japonya’da bir bebek furyası vardı, çocuk sahibi olmayanlar bu bebekler ile geziyorlardı,canlı bebek gibi tüm ihtiyaçlarında ses çıkarıyordu, ona benzetmişler. Telefonun en hoşlanmadığım özelliği ise mesaj gelince ilk birkaç satırının ekranda aynen görülmesi, hiçbir özeliniz kalmıyor. Son derece antipatik bir durum. Ne olursa olsun I-Phone olmadan yarım insan muamelesi görüyorsunuz, fakat hala bu trende inatla karşı gelmeyi başaran ufak bir topluluk hala mevcut 🙂
Geçenlerde bir yürüyüşüm sırasında çöp toplayan bir çöpçünün el arabasını durdurup cep telefonu ile görüşme yaptığına şahit oldum…Artık ne diyelim, 7den 70e zenginden fakire herkes çağa ayak uydurmuş.
İletişim hayattır 🙂